Bebek ve Çocuklarda Beslenme Sorunları | Ankara
Çocuk ve Ergenlerde Yeme Bozuklukları Nedir? Türleri Nelerdir? (Anoreksiya, Bulimia)
Yeme bozuklukları, çocuk ve ergenlerde fiziksel ve psikolojik sağlığı ciddi şekilde tehdit eden, yeme davranışları ve beden algısında bozuklukla karakterize kompleks ruhsal hastalıklardır. Bu bozukluklar, ergenlik döneminde özellikle artış gösterir ve tedavi edilmediğinde hayati risk oluşturabilir. Ankara'da Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, yeme bozukluklarının erken tanı ve tedavisinde ailelerle iş birliği içinde çalışarak kalıcı iyileşme sağlamayı hedefler.
Anoreksiya Nervoza:
Anoreksiya nervoza, kişinin beden ağırlığını ve şeklini olduğundan farklı algılaması, aşırı kilo kaybına rağmen kilo almaktan yoğun korku duyması ve zayıf olmayı takıntı haline getirmesiyle tanımlanır. Bu hastalık, çoğunlukla ergenlik döneminde başlar ve özellikle kız çocuklarında daha sık görülür. Anoreksiyalı bireyler, aşırı kısıtlayıcı diyetler uygular, yoğun egzersiz yapar ve yemeklerle ilgili takıntılı davranışlar sergiler. Fiziksel belirtiler arasında aşırı zayıflık, adet düzensizlikleri, cilt kuruluğu, saç dökülmesi ve halsizlik yer alır. Psikolojik olarak ise depresif belirtiler, sosyal içe çekilme ve mükemmeliyetçilik öne çıkar.
Bulimia Nervoza:
Bulimia nervoza, tekrarlayan tıkınırcasına yeme atakları ve sonrasında kilo almayı önlemek için uygunsuz telafi davranışlarıyla karakterizedir. Bu davranışlar arasında kusma, laksatif veya diüretik kullanımı, aşırı egzersiz veya uzun süreli aç kalma sayılabilir. Bulimialı bireyler genellikle normal kiloda veya hafif kilolu olabilir, bu da hastalığın fark edilmesini zorlaştırır. Tıkınırcasına yeme atakları sırasında kişi, kontrolü kaybettiği hissine kapılır ve kısa sürede normalden çok daha fazla yemek yer. Psikolojik olarak suçluluk, utanç ve depresif duygudurum yaygındır. Fiziksel sonuçlar arasında diş çürükleri, yemek borusunda hasar, elektrolit dengesizliği ve kalp ritim bozuklukları görülebilir.
Yeme bozuklukları, biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Genetik yatkınlık, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, aile içi iletişim sorunları, travmatik yaşam olayları ve sosyal baskılar hastalığın gelişiminde rol oynar. Erken tanı ve müdahale, iyileşme sürecinde kritik öneme sahiptir. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, yeme bozukluklarının tedavisinde bireysel terapi, aile terapisi ve gerekli durumlarda tıbbi destekle kapsamlı bir yaklaşım sunar. Ailelerin bilinçlenmesi ve erken belirtileri fark etmesi, tedavinin başarısını doğrudan etkiler.
Yeme Bozukluğu Belirtileri: Ebeveynlerin Dikkat Etmesi Gereken 10 İşaret
Yeme bozuklukları, çocuk ve ergenlerde sıklıkla gizli kalan ve geç fark edilen ciddi ruhsal hastalıklardır. Ebeveynlerin erken belirtileri fark etmesi, tedavinin başarısı için hayati öneme sahiptir. Ankara'da Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere çocuklarını gözlemlerken dikkat etmeleri gereken 10 kritik işareti şöyle sıralıyor:
Yemek Alışkanlıklarında Belirgin Değişiklikler: Çocuğunuzun aniden katı diyetler uygulamaya başlaması, belirli besin gruplarını tamamen reddetmesi veya yemek saatlerinde aşırı kaygılanması önemli bir erken uyarı işaretidir.
Kilo ve Bedenle Aşırı Zihinsel Meşguliyet: Sürekli kilo, kalori ve beden görünümü hakkında konuşması, aynaya sık sık bakması ve bedeninden memnuniyetsizliğini dile getirmesi.
Yemek Sonrası Olağandışı Davranışlar: Yemekten hemen sonra tuvalette uzun süre kalması (kusma ihtimali), ağır yemeklerden sonra aşırı egzersiz yapması veya laksatif kullanımı.
Sosyal İzolasyon: Özellikle yemek içeren sosyal aktivitelerden kaçınma, arkadaş görüşmelerini iptal etme ve yalnız vakit geçirme eğiliminin artması.
Fiziksel Değişimler: Hızlı kilo kaybı veya dalgalanmaları, cilt kuruluğu, saç dökülmesi, tırnak kırılmaları ve sürekli üşüme hissi.
Psikolojik Değişimler: Depresif duygudurum, öfke patlamaları, kaygı artışı, mükemmeliyetçilik ve düşük benlik saygısı belirtileri.
Yemek Ritüellerinde Takıntılar: Yemeği aşırı yavaş yeme, yiyecekleri küçük parçalara bölme, tabaktaki yiyeceklerin birbirine değmemesi için uğraşma gibi olağandışı yeme davranışları.
Giysi Seçimindeki Değişim: Bol ve vücut hatlarını gizleyen kıyafetler giymeye başlaması, sürekli aynı kıyafetleri giymek istemesi.
Yemekle İlgili Yalan Söyleme: Yemek yediğini söyleyip yememe veya yemekleri gizlice saklama gibi davranışlar.
Okul Performansında Düşüş: Dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü ve akademik başarının ani şekilde düşmesi.
Bu belirtilerden birkaçını fark etmeniz durumunda, profesyonel destek almak için zaman kaybetmemek önemlidir. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara'daki kliniğinde ailelere erken müdahale ve kapsamlı tedavi seçenekleri sunmaktadır.
Yeme Bozukluklarının Fiziksel ve Psikolojik Sonuçları
Yeme bozuklukları, sadece yeme davranışını etkilemekle kalmaz, tüm vücut sistemlerinde ve ruhsal sağlıkta ciddi hasarlara yol açar. Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, yeme bozukluklarının yol açtığı fiziksel ve psikolojik sonuçları şöyle açıklıyor:
Fiziksel Sonuçlar:
Kardiyovasküler Sistem: Kalp ritim bozuklukları, düşük tansiyon, kalp kasının erimesi ve kalp yetmezliği riski.
Sindirim Sistemi: Mide asidinin yemek borusuna kaçması, mide delinmesi, kabızlık ve bağırsak tembelliği.
Endokrin Sistem: Adet düzensizlikleri veya kesilmesi, tiroid hormon bozuklukları, büyüme geriliği ve kemik erimesi.
Elektrolit Dengesizliği: Kusma ve laksatif kullanımına bağlı sodyum, potasyum ve kalsiyum düşüklüğü.
Diş Sağlığı: Mide asidinin diş minesine zarar vermesi sonucu diş çürükleri ve diş kaybı.
Cilt ve Saç: Kuru cilt, saç dökülmesi, tırnak kırılmaları ve vücutta lanugo tüylerinin oluşumu.
Psikolojik Sonuçlar:
Depresyon ve Kaygı Bozuklukları: Yeme bozukluğu olan bireylerin %50-75'inde major depresyon ve anksiyete bozuklukları görülür.
Obsesif-Kompulsif Belirtiler: Yemek, kilo ve beden algısıyla ilgili takıntılı düşünceler ve davranışlar.
Sosyal İzolasyon: Utangaçlık, içe kapanma ve sosyal ilişkilerde bozulma.
Kendine Zarar Verme Davranışları: Özellikle ergenlerde kendini kesme, yakma gibi kendine zarar verme eğilimi.
İntihar Düşünceleri: Ağır vakalarda intihar riski normal popülasyona göre 5-10 kat daha yüksektir.
Yeme bozuklukları, multidisipliner bir yaklaşım gerektiren ciddi hastalıklardır. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara'daki kliniğinde fiziksel ve ruhsal sağlığın bir bütün olarak ele alındığı kapsamlı tedavi planları oluşturmaktadır.
Yeme Bozuklukları Neden Tek Başına Bir Yemek Problemi Değildir?
Yeme bozuklukları, yüzeyde yeme davranışındaki bozukluklar gibi görünse de, aslında altta yatan duygusal, psikolojik ve sosyal faktörlerin bir dışavurumudur. Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, yeme bozukluklarının neden sadece bir yemek problemi olmadığını şöyle açıklıyor:
1. Duygusal Düzenleme Mekanizması Olarak Yeme Bozuklukları:
Yeme bozukluğu olan bireyler, yoğun duygularla başa çıkmak için yeme davranışını bir kontrol mekanizması olarak kullanır. Öfke, üzüntü, kaygı veya yalnızlık gibi duygular, yeme davranışı üzerinden ifade bulur.
2. Benlik Saygısı ve Kimlik Gelişimi ile İlişkisi:
Yeme bozuklukları, sıklıkla düşük benlik saygısı ve kimlik karmaşası ile ilişkilidir. Birey, bedenini kontrol ederek kendini değerli hissetmeye çalışır ve bu durum bir süre sonra hastalıklı bir boyut kazanır.
3. Sosyal ve Kültürel Baskıların Rolü:
İnce beden ideali ve mükemmeliyetçi toplum baskıları, yeme bozukluklarının gelişiminde önemli bir rol oynar. Özellikle ergenler, sosyal medya ve akran baskısı nedeniyle bu idealere ulaşmak için sağlıksız yollar seçebilir.
4. Biyolojik ve Genetik Faktörler:
Yeme bozuklukları, ailesel yatkınlık ve nörobiyolojik faktörlerle de ilişkilidir. Beyin kimyasındaki değişiklikler, duygu durum ve yeme davranışını etkileyerek hastalığın sürdürülmesine neden olur.
5. Travmatik Yaşam Olayları:
Çocukluk çağı travmaları, istismar veya duygusal ihmal gibi olaylar, yeme bozuklukları için risk faktörleri arasındadır. Yeme davranışı, yaşanan acı verici deneyimlerle başa çıkma mekanizması haline gelebilir.
Yeme bozuklukları, bu nedenlerle sadece bir yemek problemi değil, kapsamlı bir ruhsal sağlık sorunudur. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara’daki kliniğinde yeme bozukluklarının kökenindeki bu faktörleri ele alarak bütüncül bir tedavi sunmaktadır.
Yeme Bozuklukları ve Depresyon: İç İçe Geçmiş İki Mücadele
Yeme bozuklukları ve depresyon, sıklıkla bir arada görülen ve birbirini besleyen iki önemli ruhsal sağlık sorunudur. Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu ilişkiyi ve tedavi yaklaşımlarını şöyle açıklıyor:
İlişkinin Doğası:
Yeme bozukluğu olan bireylerin yaklaşık %50-75'inde major depresyon tanısı da bulunur. Depresyon, yeme bozukluğunun hem nedeni hem de sonucu olabilir. Depresif duygudurum, bireyi yeme davranışı üzerinden kontrol sağlama arayışına itebilir. Öte yandan, yeme bozukluğunun yol açtığı sosyal izolasyon, fiziksel sağlık sorunları ve suçluluk duyguları depresyonu derinleştirebilir.
Ortak Belirtiler:
Her iki durumda da görülen ortak belirtiler şunlardır:
Düşük benlik saygısı ve değersizlik hissi
Sosyal içe çekilme ve yalnızlaşma
Uyku ve iştah düzensizlikleri
Enerji düşüklüğü ve yorgunluk
Konsantrasyon güçlüğü
Umutsuzluk ve intihar düşünceleri
Tedavi Yaklaşımı:
Yeme bozukluğu ve depresyonun birlikte görüldüğü durumlarda, tedavi her iki durumu da hedef alacak şekilde planlanmalıdır. Bilişsel davranışçı terapi (BDT), her iki sorun için de etkili bir yöntemdir. İlaç tedavisi, özellikle depresyon belirtilerinin şiddetli olduğu durumlarda gerekli olabilir. Aile terapisi, destekleyici bir ortam sağlanması açısından önemlidir.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara’daki kliniğinde yeme bozukluğu ve depresyonu bir arada değerlendirerek, kişiye özel tedavi planları oluşturmaktadır. Erken müdahale, her iki durumun olumsuz etkilerini azaltmak için kritik öneme sahiptir.
Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları Yeme Davranışını Nasıl Etkiler?
Kaygı bozuklukları, yeme davranışını doğrudan etkileyen önemli ruhsal sağlık sorunlarından biridir.
Kaygının Yeme Davranışı Üzerindeki Etkileri:
Kaygı, iştah ve yeme davranışını farklı şekillerde etkileyebilir. Bazı bireyler kaygı durumunda iştah kaybı yaşarken, bazıları duygusal yeme eğilimi gösterebilir. Yeme bozuklukları, kaygıyla başa çıkma mekanizması olarak işlev görebilir. Örneğin, yemek yeme üzerinde kontrol sağlama çabası, belirsizlik ve kaygı verici durumlarda bireye geçici bir rahatlama sağlayabilir.
Yaygın Kaygı Bozukluğu ve Yeme Davranışı:
Yaygın kaygı bozukluğu olan bireyler, sürekli bir endişe hali nedeniyle yemek yemeyi unutabilir veya yemek saatlerini kaygı verici bulabilir. Bu durum, zamanla yetersiz beslenmeye ve kilo kaybına yol açabilir.
Sosyal Anksiyete ve Yeme:
Sosyal anksiyetesi olan bireyler, başkalarının önünde yemek yemekten kaçınabilir. Bu durum, sosyal ortamlardan uzaklaşmaya ve yalnız yemek yeme eğilimine neden olabilir.
Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) ve Yeme:
OKB'si olan bireyler, yemeklerin temizliği, kalorisi veya düzeni ile ilgili takıntılar geliştirebilir. Bu takıntılar, katı diyet kuralları ve sağlıksız yeme davranışlarıyla sonuçlanabilir.
Panik Bozukluk ve Yeme:
Panik atak geçirme korkusu, bireyin yemek yemekten kaçınmasına neden olabilir. Özellikle yemek sonrası hissedilen fiziksel belirtiler (çarpıntı, terleme gibi) panik atakla karıştırılabilir.
Kaygı bozuklukları ve yeme davranışı arasındaki bu karmaşık ilişki, kapsamlı bir tedavi yaklaşımı gerektirir. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara’daki kliniğinde kaygı ve yeme bozukluklarını bir arada ele alarak bütüncül bir tedavi sunmaktadır.
Mükemmeliyetçilik ve Obsesif-Kompulsif Belirtilerin Yeme Bozukluklarıyla İlişkisi
Mükemmeliyetçilik ve obsesif-kompulsif (OKB) özellikler, yeme bozukluklarının gelişiminde ve sürdürülmesinde önemli rol oynayan psikolojik faktörlerdir.
Mükemmeliyetçiliğin Rolü:
Mükemmeliyetçi bireyler, kendileri için yüksek ve genellikle ulaşılması zor standartlar belirler. Bu durum, beden algısı ve yeme davranışına da yansır. "Mükemmel beden" ideali peşinde koşmak, katı diyet kuralları ve aşırı egzersiz gibi sağlıksız davranışlara yol açabilir. Mükemmeliyetçi bireyler, yeme davranışlarında en ufak bir "sapma"yı bile başarısızlık olarak değerlendirebilir ve bu durum kısır döngüyü tetikleyebilir.
Obsesif-Kompulsif Belirtiler:
OKB ile yeme bozuklukları arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Yeme bozukluğu olan bireylerde sıklıkla;
Yemeklerle ilgili takıntılı düşünceler (sürekli kalori hesaplama, yiyeceklerin "iyi" veya "kötü" olarak sınıflandırılması)
Kompulsif davranışlar (yiyecekleri belirli bir düzende yeme, aşırı yavaş yeme)
Kontrol ihtiyacı (yeme davranışı üzerinde aşırı kontrol sağlama çabası) gözlemlenir.
Tedaviye Etkisi:
Mükemmeliyetçilik ve OKB belirtileri, yeme bozukluğu tedavisini zorlaştırabilir. Tedavi sürecinde;
Esneklik becerilerinin geliştirilmesi
"Siyah-beyaz" düşünce kalıplarının yeniden yapılandırılması
Kontrol ihtiyacının azaltılması
Mükemmeliyetçi standartların gözden geçirilmesi hedeflenir.
Bilişsel-davranışçı terapi ve özellikle OKB için etkili olan Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (Exposure and Response Prevention - ERP) teknikleri bu durumda oldukça faydalı olabilir.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara'daki kliniğinde bu teknikleri kişiye özel olarak uygulamakta ve mükemmeliyetçilik ile OKB belirtilerinin yeme bozukluğu üzerindeki etkisini azaltmayı hedeflemektedir.
Düşük Özbenlik Saygısı ve Beden Algısı Bozukluğu: Yeme Bozukluklarının Temelindeki Nedenler
Düşük özbenlik saygısı ve beden algısı bozukluğu, yeme bozukluklarının gelişiminde ve sürdürülmesinde merkezi role sahip iki önemli faktördür.
Düşük Özbenlik Saygısının Rolü:
Özbenlik saygısı düşük olan bireyler, kendilerini yetersiz, değersiz ve sevilmeye layık olmayan kişiler olarak görebilir. Bu durum, dış görünüş ve beden ağırlığını kişisel değerin bir göstergesi haline getirebilir. "İdeal" bedene ulaşmanın, kendilerini daha değerli hissetmelerini sağlayacağı inancı, yeme bozuklukları için risk oluşturur.
Beden Algısı Bozukluğu:
Beden algısı bozukluğu, kişinin bedenini olduğundan farklı algılaması veya bedeninin belirli bölgelerine aşırı odaklanmasıdır. Yeme bozukluğu olan bireyler, bedenlerini gerçekte olduğundan daha büyük veya kusurlu görebilir. Bu çarpık algı, katı diyet kuralları ve sağlıksız davranışlara yol açabilir.
Sosyal Karşılaştırmanın Etkisi:
Özellikle ergenler, akranları ve medyadaki "ideal" beden imgeleri ile kendilerini karşılaştırarak kendilerini yetersiz hissedebilir. Bu durum, beden memnuniyetsizliğini ve yeme bozukluğu riskini artırabilir.
Tedavi Yaklaşımı:
Düşük özbenlik saygısı ve beden algısı bozukluğunun tedavisinde;
Olumsuz benlik algısının yeniden yapılandırılması
Beden farkındalığını artıran egzersizler
Sosyal karşılaştırma eğiliminin azaltılması
Kişisel değeri beden dışındaki özelliklere bağlama çalışmaları yapılır.
Bilişsel-davranışçı terapi ve kabul ve kararlılık terapisi (ACT) bu konuda oldukça etkilidir.Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara'daki kliniğinde bireylerin özbenlik saygısını güçlendirmeye ve sağlıklı bir beden algısı geliştirmelerine yardımcı olmaktadır.
Sosyal Medya ve Mükemmel Beden Algısının Yeme Bozukluklarına Etkisi
Sosyal medya, özellikle ergenler ve genç yetişkinler üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir ve yeme bozukluklarının gelişiminde önemli bir risk faktörü olabilir.
Mükemmel Beden İdealinin Yaygınlaştırılması:
Sosyal medya platformları, genellikle gerçekçi olmayan ve ulaşılması zor beden ideallerini yaygınlaştırmaktadır. Filtreler, fotoğraf düzenleme uygulamaları ve belirli açılarla çekilmiş fotoğraflar, gerçek dışı bir "mükemmellik" algısı yaratmaktadır.
Sosyal Karşılaştırma ve Yetersizlik Duyguları:
Ergenler, sosyal medyada gördükleri "ideal" bedenlere sahip kişilerle kendilerini karşılaştırarak yetersizlik ve memnuniyetsizlik hissedebilir. Bu durum, beden imajı kaygısını ve yeme bozukluğu riskini artırabilir.
Zararlı İçerikler ve Topluluklar:
Sosyal medyada, yeme bozukluklarını teşvik eden veya normalleştiren içerikler ve topluluklar bulunabilir. "Pro-ana" (anoreksiyayı destekleyen) ve "pro-mia" (bulimiyi destekleyen) içerikler, özellikle savunmasız gençler için tehlikeli olabilir.
Sosyal Medya Okuryazarlığının Önemi:
Ebeveynler ve eğitimciler, gençlere sosyal medyadaki içeriklerin gerçekçi olmadığını ve çeşitliliğin normal olduğunu öğretmelidir. Medya okuryazarlığı becerilerinin geliştirilmesi, gençlerin sosyal medyanın olumsuz etkilerine karşı direncini artırabilir.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara'daki kliniğinde sosyal medyanın yeme bozuklukları üzerindeki etkisini ele almakta ve gençlere sağlıklı beden algısı ve özbenlik saygısı geliştirmeleri konusunda destek olmaktadır. Ailelere, çocuklarının sosyal medya kullanımını takip etmeleri ve açık iletişim kurmaları konusunda rehberlik etmektedir.
Yeme Bozuklukları Hakkında Merak Ettikleriniz Burada
Çocuk ve Ergenlerde Yeme Bozuklukları Sık Sorulan Sorular
Yeme Bozuklukları tipleri, belirtileri, tanı süreci, tedavi yöntemleri ve ailelerin sıkça sorduğu tüm sorulara bu bölümden ulaşabilirsiniz.
Anoreksiya nevroza tanısı nasıl konur ve hangi belirtiler dikkate alınır?
Tanı, DSM-5 kriterlerine göre psikiyatrik değerlendirme ve bazen fiziksel muayenelerle konur. Aşırı zayıflık, kalori kısıtlama, kilo alma korkusu, beden algı bozukluğu önemli belirtilerdir. Fiziksel olarak türlü hormonal bozukluklar, kalp ritmi sorunları ve kemik yoğunluğunda azalma da görülebilir. Psikolojik belirtiler de tanı için çok belirgindir.
Anoreksiya tedavisinde hangi yaklaşımlar etkili olur?
Bilişsel Davranışçı Terapi, Aile Temelli Terapi ve medikal destek etkili yaklaşımlardır. Tedavi bireysel ve sistematik olmalıdır. Gerekirse hastaneye yatış, beslenme desteği ve aile eğitimi de dahil edilebilir. Erken başlanan tedavi, iyileşme oranını çarpıcı şekilde artırır.
Anoreksiya nevroza geri dönüşü mümkün mü?
Evet, profesyonel tedavi ve aile desteği ile tam iyileşme sağlanabilir. Ancak kronik vakalarda uzun süreli izlem gerekir.
Bulimia nervoza tanısında hangi davranışlar dikkate alınır?
Aşırı yemek yeme atakları ve sonrasında kusma, aşırı egzersiz, ilaç kullanma gibi telafi edici davranışlar belirleyicidir. Kilo dalgalanmaları, gizlice yeme, aşırı öz-eleştiri de sık gözlenir.
Bulimia kalp sağlığını etkiler mi?
Evet. Kusmalar sonucu elektrolit dengesizlikleri, kalp ritim bozuklukları, mide ve yemek borusunda sorunlar oluşabilir. Tıbbi izlem şarttır. Psikiyatrik tedavi tıbbi tedavi ile koordineli yürütülmelidir.
Kaçıngan/Kısıtlayıcı Yeme Bozukluğu tanısı nasıl konur?
Kapsamlı psikiyatrik değerlendirme, klinik gözlem, beslenme öyküsü, aile ile yapılan görüşmeler önemlidir. Fiziksel ve sosyal etkiler analiz edilir. Diğer yeme bozukluklarından ayırt edilmesi gerekir.
Selektif yeme davranışının nedeni nedir?
Genellikle duyusal hassasiyet, katı alışkanlıklar ve bazen kontrol ihtiyacıyla ilişkili olabilir. Çocuk belli gıdalara direnç geliştirerek sadece belirli yiyeceklerle beslenebilir. Bu durum, sosyal ortamlarda yemek yemeyi reddetme veya yeni yiyecekleri denemekte zorlanma gibi şekillerde ortaya çıkar.
Selektif yeme bir bozukluk mudur, yoksa geçici mi?
Hafif vakalar gelişimsel dönemde görülüp zamanla azalabilir. Ancak seçicilik sosyal, fiziksel ve ruhsal alanlarda sorun yaratıyorsa profesyonel destek gerekir. Uzun süreli seçicilik, özellikle protein, demir gibi temel besin eksikliklerine yol açabilir.
Selektif yeme için hangi terapiler kullanılır?
Duyusal oyun terapileri, maruziyet temelli yaklaşımlar ve aile destekli davranışçı terapiler tercih edilir. Beslenme uzmanı ile işbirliği, çocuğun yeni gıdalara alışmasında önemlidir.