Çocukluk Çağı Korkuları | Ankara
Çocukluk Çağı Korkuları Nedir?
Ankara Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Emine Taşyürek ile çocukluk çağı korkularını anlamak için ilk adımı atıyoruz. Çocukluk çağı korkuları, bebeklikten ergenliğe kadar uzanan gelişim sürecinde, çocukların gerçek veya hayali bir tehdide karşı gösterdiği evrensel ve doğal duygusal tepkilerdir. Ankara çocuk psikiyatristi olarak, ailelerin bu korkuları bir "sorun" olarak değil, çocuğun tehlikelerden korunmayı öğrendiği bir "gelişim basamağı" olarak görmesi gerektiğini vurguluyoruz.
Korku, temelde hayatta kalma içgüdümüzün bir parçasıdır. Örneğin, yüksek bir yerden korkan bir çocuk, düşme tehlikesine karşı kendini korumuş olur. Çocuk ve ergen psikiyatrisi alanında, bu tepkilerin şiddeti, süresi ve çocuğun günlük işlevselliğini (uyku, yeme, okul başarısı, sosyalleşme) ne ölçüde etkilediği büyük önem taşır. Ankara'da çocuk psikiyatristi arayan aileler için, korkunun ne zaman "normal" sınırlardan çıkıp bir "anksiyete bozukluğuna" dönüştüğünü anlamak kritik öneme sahiptir.
Uzm. Dr. Emine Taşyürek, çocukluk korkularının yaşa ve gelişim dönemine göre değişkenlik gösterdiğinin altını çizer. Bebeklerde yabancı kaygısı, okul öncesi dönemde karanlık veya canavar korkusu, okul çağındaki çocuklarda sınav kaygısı ve ergenlerde sosyal onay endişesi, hepsi farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Ankara çocuk psikiyatrisi kliniğimizde, her çocuğun bu süreci kendine özgü bir şekilde deneyimlediğini biliyor ve ailelere bu zorlu dönemde nasıl destek olacakları konusunda rehberlik ediyoruz. Amacımız, çocuğunuzun sağlıklı bir şekilde bu korkuların üstesinden gelerek, özgüvenli ve psikolojik olarak sağlam bireyler olarak yetişmesine katkı sağlamaktır.
Korku, Kaygı ve Fobi Arasındaki Kritik Ayrım
Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ebeveynlerin sıklıkla birbiriyle karıştırdığı üç önemli kavramı açıklığa kavuşturuyor:
Korku, Kaygı ve Fobi. Bu ayrımı anlamak, doğru müdahale için ilk ve en önemli adımdır.
Korku, belirli, gerçek ve somut bir tehdide (örn. havlayan bir köpek, ani bir ses) verilen ani, otomatik ve fizyolojik bir tepkidir. Kalp atışının hızlanması, terleme ve kaçma dürtüsü eşlik eder. Amacı, organizmayı o anda var olan tehlikeden korumaktır. Gelişimsel olarak normal ve geçicidir.
Kaygı (Anksiyete) ise daha çok geleceğe yöneliktir; belirsiz, soyut ve potansiyel bir tehdit beklentisiyle ortaya çıkar. "Ya başıma kötü bir şey gelirse?", "Ya sınavım kötü geçerse?" gibi düşüncelerle karakterizedir. Korkunun aksine, kaygının kaynağı genellikle bellidir. Çocuk ve ergen psikiyatrisinde, kaygı bozuklukları, bu durumun şiddetli ve kronik hale gelmesiyle tanımlanır.
Fobi ise, Ankara çocuk psikiyatristi için klinik bir tanı kategorisidir. Spesifik Fobi, belirli bir nesne veya durumdan (örn. iğne, asansör, hayvan) yoğun, mantıksız ve aşırı bir korku duyma halidir. Fobide, kişi korkusunun aşırı olduğunu bilse dahi, fobik uyaranla karşılaşmaktan veya onunla ilgili düşünmekten aşırı kaçınır. Bu kaçınma davranışı, kişinin günlük yaşamını ve işlevselliğini ciddi şekilde bozar.
Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara'daki kliniğinde, çocuğunuzun yaşadığı duygusal zorluğun bu kavramlardan hangisine denk geldiğini titizlikle değerlendirerek, en uygun Ankara çocuk psikiyatrisi tedavi yöntemini belirler. Basit bir korku mu, yaygın bir kaygı mı yoksa tedavi gerektiren bir fobi mi olduğunu ayırt etmek, etkili bir çözümün anahtarını oluşturur.
Normal Gelişimsel Korkular vs. Patolojik Korkular: Nerede Çizgi Çekilir?
Çocuğunuzun karanlıktan korkması normal mi, yoksa bir uzmana mı başvurmalısınız? Ankara Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Emine Taşyürek, ebeveynlerin kafasını kurcalayan bu önemli soruyu yanıtlıyor. Normal gelişimsel korkular ile patolojik (klinik düzeyde) korkuları birbirinden ayıran dört kritik faktör vardır:
Şiddet ve Tepkinin Oranı: Normal bir korkuda çocuğun verdiği tepki, gerçek tehdit ile orantılıdır. Patolojik korkuda ise tepki aşırı, yoğun ve kontrol edilemezdir (örneğin, odada küçük bir örümcek görünce saatlerce ağlama veya çığlık atma).
Süre ve Kalıcılık: Gelişimsel korkular genellikle geçicidir, birkaç ay sürer ve kendiliğinden kaybolur. Patolojik korkular ise aylarca, hatta yıllarca sürebilir, şiddetinde azalma olmaz ve zamanla daha da kötüleşme eğilimindedir.
Günlük İşlevselliği Etkileme Derecesi: Bu, belki de en belirleyici faktördür. Normal bir korku çocuğun hayatını çok fazla etkilemez. Oysa patolojik korku, çocuğun okula gitmesini, derslere konsantre olmasını, uyku düzenini, yemek yemesini veya arkadaşlarıyla vakit geçirmesini ciddi şekilde engeller. Örneğin, sosyal korkusu olan bir çocuk, okul etkinliklerinden tamamen kaçınabilir.
Gelişim Dönemine Uygunluk: 4 yaşındaki bir çocuğun canavarlardan korkması gelişimsel olarak beklenen bir durumken, aynı korkunun 12 yaşında devam etmesi patolojik olarak değerlendirilebilir.
Ankara çocuk psikiyatristi olarak Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere şunu önerir: "Çocuğunuzun korkusu onun veya sizin günlük yaşam rutininizi bozmaya başladıysa, aile içi ilişkileri zorluyorsa ve siz nasıl yardım edeceğinizi bilemiyorsanız, bir Çocuk ve Ergen Psikiyatristinden profesyonel destek almanın zamanı gelmiş demektir.
Ankara'daki kliniğimiz, çocuğunuzun bu sınırı aşıp aşmadığını değerlendirmek ve ona en uygun müdahale planını oluşturmak için burada."
Çocukluk Çağı Korkularının Nedenleri?
Çocuklarda korkuların ortaya çıkması tek bir nedene bağlı değildir; biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sonucu oluşur. Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere bu nedenleri anlatarak suçluluk duygusundan uzak, daha bilinçli bir yaklaşım benimsemelerine yardımcı oluyor.
Biyolojik Faktörler: Araştırmalar, kaygı ve korkuya yatkınlığın kısmen kalıtsal olabileceğini göstermektedir. Ailede anksiyete bozukluğu öyküsü bulunması, çocuğun da benzer bir yatkınlıkla doğma ihtimalini artırır. Ayrıca, beynin korku ve kaygı merkezi olan amigdalanın aşırı hassas çalışması veya norepinefrin, serotonin, GABA gibi nörokimyasalların dengesizliği de korku tepkilerinin şiddetini etkileyebilir.
Psikolojik Faktörler: Öğrenme kuramları, korkuların model alma ve koşullanma yoluyla edinilebileceğini savunur. Örneğin, bir fareden aşırı korkan bir ebeveyni gözlemleyen çocuk, aynı korkuyu öğrenebilir. Ayrıca, "ya ... olursa" şeklinde felaketleştirici düşünce tarzına sahip çocuklar, olayları olduğundan daha tehlikeli yorumlayarak kaygı düzeylerini artırırlar.
Çevresel ve Sosyal Faktörler: Aşırı koruyucu veya aşırı eleştirel ebeveyn tutumları, çocuğun özgüvenini zedeleyerek kaygıyı besleyebilir. Aile içi çatışma, huzursuzluk, ekonomik sıkıntılar, ebeveyn kaybı, ihmal veya istismar gibi travmatik yaşantılar, çocukta derin ve kalıcı korkuların temelini oluşturabilir. Ayrıca, çocuğun izlediği korku filmleri veya şiddet içerikli haber programları da onun güvenlik duygusunu sarsarak patolojik korkuları tetikleyebilir.
Çocukluk Çağı Korkularında Klinik Görünüm ve Değerlendirme
Çocuğunuzun korkuları artık günlük hayatınızı zorlaştırmaya başladıysa, bir uzmana başvurma zamanı gelmiş demektir. Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek'in Ankaradaki kliniğinde, çocukluk çağı korkularının değerlendirilmesi son derece kapsamlı, çocuk merkezli ve aile odaklı bir şekilde gerçekleştirilir. Bu süreç, doğru tanı ve etkili bir çocuk psikiyatrisi tedavi planı için hayati öneme sahiptir.
Klinik Görüşme:
Değerlendirmenin temelini, çocuk ve aile ile yapılan derinlemesine görüşmeler oluşturur. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, aileye çocuğun gelişim öyküsünü, korkunun ne zaman başladığını, ne kadar sürdüğünü, şiddetini ve hangi durumlarda tetiklendiğini detaylı bir şekilde sorar. Çocukla yapılan görüşmede ise onun dilinden ve dünyasından anlamak esastır. Oyun, çizim ve hikaye anlatımı gibi yöntemlerle, kendisini ifade etmesi için güvenli bir ortam sağlanır. Özellikle küçük yaştaki çocuklar, duygularını yetişkinler gibi sözel olarak ifade edemeyebilir; bu nedenle Ankara çocuk psikiyatristi olarak oyun terapötik bir araç olarak kullanılır.
Davranışsal Gözlem:
Çocuğun klinik ortamdaki davranışları, ailesiyle etkileşimi ve korktuğu durumlar hakkında konuşulurken verdiği fizyolojik tepkiler (huzursuzlanma, terleme, ağlama) dikkatle gözlemlenir. Bu gözlem, korkunun somut belirtilerini anlamamıza yardımcı olur.
Standardize Değerlendirme Araçları:
Objektif bir değerlendirme için, bilimsel geçerliliği ve güvenirliği kanıtlanmış anket ve ölçeklerden faydalanılır. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi alanında sıklıkla kullanılan bu ölçekler, korkunun şiddetini ölçmenin yanı sıra, eşlik edebilecek diğer kaygı veya depresyon belirtilerini de taramaya yarar. Aile ve öğretmenlerden alınan bilgiler, çocuğun farklı ortamlardaki işlevselliği hakkında bütüncül bir resim çizmemizi sağlar.
Tıbbi Değerlendirme:
Bazı tıbbi durumlar (tiroid problemleri, astım krizleri, epilepsi nöbetleri) kaygı ve korku belirtileriyle karışabilir. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, gerekli gördüğü durumlarda, bu olasılıkları ekarte etmek için fiziksel muayene veya ilgili tıp branşlarına yönlendirme yapabilir.
Ankaradaki bu kapsamlı değerlendirme sürecinin sonunda, Uzm. Dr. Emine Taşyürek aileye bir tanı ve kişiye özel bir tedavi yaklaşımı sunar. Amaç, sadece semptomları baskılamak değil, korkunun kökenindeki nedenleri anlamak ve çocuğa ömür boyu sürecek sağlıklı başa çıkma mekanizmaları kazandırmaktır.
Ayırıcı Tanı ve Diğer Psikolojik Bozukluklarla İlişkisi
Çocukluk çağı korkuları, bazen diğer psikiyatrik bozukluklarla iç içe geçebilir veya onları taklit edebilir. Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek için doğru tanıyı koymak, etkili tedavinin ilk ve en önemli adımıdır. Ayırıcı tanı, benzer belirtiler gösteren farklı bozuklukları birbirinden ayırt etme sürecidir. İşte çocukluk korkularının sıklıkla karıştırıldığı durumlar:
1. Spesifik Fobi:
Tanım: Belirli bir nesne veya durumdan (hayvan, yükseklik, iğne, kan, kusma) yoğun ve aşırı bir korku duyma.
Ayırıcı Özellikler:Korku, sadece spesifik tetikleyici ile karşılaşıldığında ortaya çıkar. Çocuk, tetikleyiciden yoğun bir kaçınma davranışı sergiler. Ankara çocuk psikiyatrisinde, normal bir korkudan şiddeti ve işlevselliği bozması ile ayrılır.
2.Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu:
Tanım: Bağlandığı kişilerden (genellikle anne-baba) ayrılma konusunda yaşa uygun olmayan, aşırı düzeyde kaygı duyma.
Ayırıcı Özellikler: Korkunun odağı ayrılmaktır, nesnenin kendisi değil. Okula gitmeyi reddetme (okul reddi), bağlandığı kişilerin başına bir kötülük geleceği endişesi, onlarsız uyumak istememe gibi belirtiler görülür. Spesifik fobide korku, nesnenin kendisiyledir.
3. Sosyal Anksiyete Bozukluğu (Sosyal Fobi):
Tanım: Başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten, rezil olmaktan veya utanç verici bir duruma düşmekten duyulan yoğun korku.
Ayırıcı Özellikler: Korku, sosyal veya performans gerektiren durumlarla sınırlıdır (sınıfta söz almak, tahtaya kalkmak, yaşıtlarıyla oyun oynamak). Spesifik fobide korku, sosyal değerlendirme ile ilgili değildir. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankaradaki ergen hastalarında bu ayrımı dikkatle yapar.
4. Yaygın Anksiyete Bozukluğu:
Tanım: Günlük olaylar ve aktiviteler hakkında sürekli, aşırı ve kontrol edilemeyen endişe hali ("her şeyden endişe etme").
Ayırıcı Özellikler: Kaygı birçok farklı konuya yayılmıştır (okul başarısı, ailevi meseleler, sağlık, gelecek). Spesifik fobide ise kaygı yalnızca belirli bir nesne/durum ile sınırlıdır.
5. Panik Bozukluk:
Tanım: Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan ve tekrarlayan panik ataklar ile bu atakların tekrarlayacağına dair sürekli bir kaygı (beklenti anksiyetesi) duyma.
Ayırıcı Özellikler: Panik ataklar "birdenbire" ve nedensiz gelir. Spesifik fobide ise panik atak benzeri belirtiler, sadece korkulan uyaranla karşılaşınca tetiklenir.
6. Obsesif-Kompulsif Bozuklük (OKB):
Tanım: İstenmeyen, tekrarlayıcı düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri etkisiz hale getirmek için yapılan tekrarlayıcı davranışlar (kompulsiyonlar).
Ayırıcı Özellikler: Örneğin, mikrop bulaşma korkusu (obsesyon) olan bir çocuk, bu korkuyu gidermek için saatlerce elini yıkayabilir (kompulsiyon). Spesifik fobide ise kompulsif davranışlar yoktur, sadece kaçınma vardır.
7. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB):
Tanım:Travmatik bir olayı (kaza, afet, istismar) takiben ortaya çıkan; olayı yeniden yaşama, kabuslar, olayla ilgili anılardan kaçınma ve aşırı uyarılmışlık hali.
Ayırıcı Özellikler:Korkunun kaynağı net bir travma öyküsüdür. TSSB'de travmayı hatırlatan her türlü uyaran korkuyu tetikleyebilirken, spesifik fobide tetikleyici daha sınırlıdır.
8. Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB):
Tanım:Sosyal iletişim ve etkileşimde güçlük, sınırlı ve tekrarlayıcı ilgi ve davranışlar.
Ayırcı Özellikler:OSB'de görülen duyusal aşırı hassasiyet (yüksek sesten aşırı rahatsız olma) veya rutinlerindeki değişikliklere gösterilen yoğun tepki, bazen fobi sanılabilir. Ancak OSB'nin temel sosyal etkileşim sorunları ve iletişim zorlukları ayırıcı tanıda önceliklidir. Ankara çocuk psikiyatristi bu karmaşık ayrımı yapmak için detaylı bir gelişimsel öykü alır.
Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankaradaki kliniğinde, bu karmaşık ayırıcı tanı sürecini titizlikle yürüterek, çocuğunuzun yaşadığı zorluğun tam olarak ne olduğunu anlar ve ona en uygun çocuk psikiyatrisi tedavi yöntemini belirler. Yanlış tanı, yanlış tedaviye yol açabileceğinden, bu aşama son derece kritiktir.
Çocukluk Çağı Korkularına En Sık Eşlik Eden Bozukluklar
Diğer Anksiyete Bozuklukları
En sık görülen komorbidite durumudur. Örneğin, Spesifik Fobisi olan bir çocukta aynı zamanda Sosyal Anksiyete veya Yaygın Anksiyete Bozukluğu da görülebilir.
Depresyon:
Sürekli korku ve endişe hali, çocuğu yorar, hayattan zevk almasını engeller ve umutsuzluk hissine kapılmasına neden olabilir. Özellikle ergenlik döneminde depresyon eşlik etme riski daha yüksektir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB):
DEHB'li çocuklar dürtüsellik ve dikkatsizlikleri nedeniyle sıklıkla olumsuz tepkiler alırlar. Bu durum, sosyal reddedilme korkusu ve performans kaygısı geliştirmelerine yol açabilir. Ayrıca, DEHB'nin getirdiği düzensizlik ve başarısızlık hissi, genel bir kaygıyı besleyebilir.
Davranım Bozuklukları / Karşıt Olma Karşıt Gelme Bozukluğu (KOKGB):
Özellikle ergenlerde, yoğun kaygı ve korku, bir savunma mekanizması olarak öfke ve karşı gelme davranışlarıyla dışa vurulabilir. Altta yatan kaygıyı fark etmemek, sadece davranış problemlerine odaklanmak, tedaviyi eksik bırakacaktır.
Öğrenme Güçlükleri:
Okuma veya matematik güçlüğü yaşayan bir çocuk, okulda sürekli başarısızlık ve utanç deneyimleyebilir. Bu durum, okul fobisi ve sınav kaygısı gibi ciddi korkuların gelişmesine zemin hazırlar.
Çocukluk Çağı Korkularında Tedavi Yaklaşımları
Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, çocukluk çağı korkularının tedavisinde kanıta dayalı, çocuk ve aile merkezli, bütüncül bir yaklaşım benimsemektedir. Tedavi planı, çocuğun yaşı, korkunun türü ve şiddeti, eşlik eden diğer durumlar ve ailenin ihtiyaçları doğrultusunda kişiselleştirilir. Ankaradaki kliniğinde uygulanan başlıca tedavi yöntemleri şunlardır:
1. Psikoeğitim:
Tedavinin ilk ve en önemli basamağıdır. Hem çocuk hem de aile, korkunun ne olduğu, neden ortaya çıktığı ve nasıl tedavi edileceği konusunda bilgilendirilir. Bu, ailenin suçluluk duygusundan kurtulmasını ve çocuğa daha anlayışlı yaklaşmasını sağlar. "Çocuğumun neden böyle hissettiğini artık anlıyorum" farkındalığı, iyileşme sürecini hızlandırır.
2. Bilişsel-Davranışçı Terapi (BDT):
Çocuk ve ergen psikiyatrisinde korku ve kaygı bozukluklarının tedavisinde altın standart kabul edilen, en etkili yöntemdir. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, BDT'yi çocukların diline uyarlayarak uygular.
Bilişsel Yeniden Yapılandırma:
Çocuğun korkusunu besleyen olumsuz ve gerçekçi olmayan düşünceleri ("Bu köpek beni ısıracak") belirlenir ve bu düşüncelerin yerine daha gerçekçi ve işlevsel olanları ("Köpek sahibi tasmasını tutuyor ve kontrol ediyor") konulması sağlanır.
Maruz Bırakma (Exposure):
Çocuğun korktuğu nesne veya durumla, kontrollü ve kademeli bir şekilde yüzleştirilmesidir. "Korku hiyerarşisi" oluşturularak, en az korkutucu durumdan en çok korkutucu duruma doğru ilerlenir. Bu sayede kaygı alışkanlık yapar ve zamanla azalır. Örneğin, köpek korkusu olan bir çocuk, önce köpek resimlerine bakmayla, sonra bir köpeği uzaktan izlemeyle, en sonunda da bir köpeği sevmeyle bu süreci tamamlayabilir.
Gevşeme Egzersizleri:
Kaygı anında ortaya çıkan fiziksel belirtileri (çarpıntı, nefes darlığı) kontrol etmeyi öğretmek için nefes egzersizleri ve aşamalı kas gevşetme teknikleri kullanılır.
3. Oyun Terapisi:
Özellikle küçük yaş grubundaki çocuklar için en doğal terapi yöntemidir. Çocuk, oyun ve oyuncaklar aracılığıyla korkularını dışavurum, onlarla yüzleşir ve çözüm yolları üretir. Ankara çocuk psikiyatristi olarak, çocuğun kendini güvende hissettiği bu ortamda terapötik müdahalelerde bulunulur.
4. Aile Temelli Müdahaleler:
Kaygı bulaşıcıdır. Ebeveynlerin kaygılı tutumları, çocuğun korkularını pekiştirebilir. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere çocuklarının kaygısını nasıl yöneteceklerini, onları nasıl destekleyeceklerini ve ne zaman cesaretlendireceklerini öğretir. Aile içi iletişimi güçlendirmeye yönelik danışmanlık verir.
5. İlaç Tedavisi (Farmakoterapi):
Her çocuk için ilk seçenek değildir. Korkunun şiddetli olduğu, çocuğun işlevselliğini ileri derecede bozduğu ve psikoterapinin yetersiz kaldığı durumlarda, psikoterapi ile birlikte kullanılabilir. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ilaç kullanımı konusunda aileyi detaylı bir şekilde bilgilendirir ve olası yan etkiler konusunda şeffaf bir iletişim kurar.
Ankaradaki kliniğinde Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu yöntemlerden birini veya birkaçını bir arada kullanarak, çocuğunuzun korkularının üstesinden gelmesi ve daha mutlu, daha özgüvenli bir birey olması için güvenli ve destekleyici bir ortam sunar.
Çocukluk Çağı Korkuları ve Online Terapi Yaklaşımı
Çocukluk çağı korkuları, gelişimin doğal bir parçası olmakla birlikte bazı durumlarda yoğun yaşanarak çocuğun günlük hayatını olumsuz etkileyebilir. Karanlık korkusu, ayrılık kaygısı, yüksek seslerden veya belirli hayvanlardan korkma gibi durumlar, çocuklarda sıkça görülen korku türlerindendir. Eğer bu korkular çocuğun uyku düzenini bozuyor, okula gitmek istememesine yol açıyor veya günlük işlevselliğini kısıtlıyorsa profesyonel destek gerekebilir.
Online terapi, bu tür korkularla başa çıkmak için çocuklara güvenli bir ortam sağlar. Uzm. Dr. Emine Taşyürek tarafından yürütülen online seanslarda, çocuğun korkuları ve bu korkuları tetikleyen durumlar ayrıntılı olarak değerlendirilir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve oyun terapisi teknikleri ile çocuğun korkularını tanıması, duygularını ifade etmesi ve bu duygular üzerinde kontrol geliştirmesi sağlanır.
Terapi sürecinde ailelerin de sürece dahil olması çok önemlidir. Online terapi seansları sayesinde ebeveynler, çocuklarına korkularıyla başa çıkma konusunda nasıl destek olabileceklerini öğrenir, ev ortamında uygulayabilecekleri küçük adımlar ve rahatlama teknikleri konusunda bilgilendirilir.
Online görüşmelerin avantajı, çocuğun alışık olduğu güvenli ortamda sürece katılmasıdır. Bu durum, çocukların kendilerini daha rahat ifade etmelerine yardımcı olur ve tedavi sürecini hızlandırır. Ankara’da ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde bulunan aileler, internet bağlantısı olan her ortamdan bu hizmete ulaşabilir.
Çocukluk çağı korkuları zamanında ele alındığında, çocukların sağlıklı psikolojik gelişimi desteklenir ve ileriki yaşlarda kaygı bozuklukları gibi daha büyük sorunların önüne geçilmiş olur.