Uzm. Dr. Emine Taşyürek

Çocuk ve Ergenlerde Davranış Bozuklukları | Ankara

Davranış Sorunları Nedir?

Davranış Bozuklukları: Çocuk ve Ergenlerde Sinyal Veren Davranışlar
Davranış bozuklukları, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde sıklıkla karşılaşılan, bireyin sosyal kurallara, otorite figürlerine veya başkalarının haklarına karşı sistemli bir şekilde karşı gelme ve zarar verici davranışlar gösterme durumudur. Bu bozukluklar zamanında tanınıp ele alınmadığında ilerleyen yaşlarda daha ciddi psikiyatrik tabloların habercisi olabilir.

Bu sayfada Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu (KOKGB), Davranış Bozukluğu (Conduct Disorder), Antisosyal Kişilik Bozukluğu ve Psikopati gibi davranışla ilişkili psikiyatrik tanıları ayrıntılı biçimde ele alacağız.

1. Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu (KOKGB)

Karşıt olma-karşı gelme bozukluğu; otorite figürlerine (ebeveyn, öğretmen vb.) yönelik sürekli bir meydan okuma, kurallara uymama, inatçılık ve öfke patlamaları ile karakterizedir. Bu durum en az 6 ay süreyle, çeşitli ortamlarda gözlenmelidir.

Belirtiler:
Sürekli tartışma ve karşı gelme
Kuralları bilerek çiğneme
Sık sık öfkelenme ve kolay sinirlenme
Suçlama eğilimi (başkalarını sorumlu tutma)
İnatçılık ve kışkırtıcı davranışlar
Bu bozukluk genellikle okul öncesi veya ilkokul çağında ortaya çıkar. Aile içi tutarsızlık, aşırı disiplin veya ilgisizlik gibi çevresel faktörler tetikleyici olabilir

2. Davranış Bozukluğu (Conduct Disorder)

KOKGB’nin ilerlemiş ve daha ciddi bir formu olan davranış bozukluğu, toplumsal kurallara ve başkalarının haklarına yönelik ihlallerin belirgin olduğu bir tablodur. Erken tanı konulmazsa ileriki yaşlarda antisosyal kişilik bozukluğuna dönüşebilir.

Belirtiler:
Yalan söyleme, hırsızlık, mala zarar verme, Fiziksel kavga çıkarma, zorbalık yapma, Okuldan kaçma, gece dışarı çıkma, kuralları sistematik olarak ihlal.Hayvanlara veya insanlara karşı acımasız davranma

Davranış bozukluğu gösteren çocuklar sıklıkla empati kurma konusunda zorlanırlar. Ayrıca akademik başarısızlık, sosyal izolasyon ve yasal sorunlar da bu tabloya eşlik edebilir.

3. Antisosyal Kişilik Bozukluğu

18 yaşından sonra tanısı konulabilen bir bozukluktur. Ancak bu tanının öncesinde kişi çocukluk veya ergenlik döneminde mutlaka davranış bozukluğu kriterlerini karşılamış olmalıdır. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler; başkalarının haklarını hiçe sayan, kurallara uymayan, pişmanlık veya suçluluk hissetmeyen bir yapıya sahiptir.

Tipik Davranışlar:
Suç davranışları, Yasalara karşı gelme, Yalan, dolandırıcılık, manipülasyon, Duygusal soğukluk ve empati yoksunluğu.Bu bireylerde yüksek oranda madde kullanımı, suç işlemeye meyil ve ilişkilerde istikrarsızlık gözlemlenir.

4. Psikopati

Psikopati, antisosyal kişilik bozukluğuna kıyasla daha derin bir duygusal bozuklukla karakterizedir. Tüm psikopatlar antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alabilir ancak her antisosyal birey psikopat değildir.

Özellikler:
Üst düzey manipülasyon yeteneği
Yüzeysel çekicilik ve yapay sosyal beceriler. Duygusal empati eksikliği
Pişmanlık duymadan zarar verme
Soğukkanlılık ve planlı hareket etme. Psikopatide, beyin gelişiminde yapısal farklar ve genetik yatkınlık gibi biyolojik faktörlerin rolü büyüktür.

 
Tanı ve Değerlendirme Süreci
Tanı koyarken kapsamlı bir psikiyatrik değerlendirme, aile öyküsü, okul gözlemleri, davranış ölçekleri ve psikometrik testler kullanılır. Erken yaşta yapılan doğru değerlendirme, çocuğun sağlıklı gelişimi açısından kritik önemdedir.

Terapi ve Müdahale Yaklaşımları

Aile Terapisi: Ebeveynlerin disiplin tutumları, sınır koyma ve iletişim becerileri üzerinde çalışılır.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Çocuğun öfke kontrolü, empati gelişimi ve problem çözme becerileri desteklenir.

Oyun Terapisi: Özellikle küçük yaş gruplarında, duygusal boşalım ve ifade için kullanılır.

Okul ile İş Birliği: Öğretmenlerin bilgilendirilmesi, sınıf içi davranış planlamaları önemlidir.

İlaç Tedavisi: Şiddetli vakalarda eşlik eden bozukluklara göre medikal tedavi planlanabilir (DEHB, kaygı bozuklukları vb.)
 
Sonuç: Sessiz Sinyalleri Erken Fark Edin. Davranış bozuklukları bir çocuğun "kötü" olduğunu değil, duygusal olarak zorlandığını gösteren bir işarettir. Suçlamak yerine anlamaya çalışmak, müdahale etmek yerine iş birliği yapmak gerekir.

Terapiler
davranış bozukluğu cocuk ve ergen psikiyatri

Davranış bozukluğu nedir ve normal ergen isyanından nasıl ayırt edilir?

Davranış bozukluğu, çocuk veya ergenin yaşına uygun toplumsal kuralları ve başkalarının haklarını sürekli olarak ihlal ettiği, ciddi bir psikiyatrik bozukluktur.

Normal ergen isyanından ayıran en temel fark, davranışların sıklığı, şiddeti ve sürekliliğidir. Normal ergenlik döneminde görülen muhalefet, zaman zaman sınırları test etme, aile ile çatışma gibi durumlar geçicidir ve günlük işlevselliği ciddi şekilde bozmaz.

Oysa davranış bozukluğunda, saldırganlık, yıkıcılık, aldatma, hırsızlık veya kural ihlalleri gibi davranışlar uzun süredir (en az 6-12 ay) devam eder ve çocuğun sosyal, akademik ve ailevi yaşamında önemli sorunlara yol açar. Örneğin, ara sıra okuldan kaçmak ile sürekli olarak okuldan kaçıp nereye gittiğini söylememek arasında ciddi bir fark vardır.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu ayrımı yaparken davranışın "ne sıklıkta", "ne şiddette" olduğuna ve "hayatı ne ölçüde olumsuz etkilediğine" bakılması gerektiğini vurgular. Davranış bozukluğu, bir uyum sorunu değil, tedavi gerektiren bir durumdur.

Davranış bozukluğunun en yaygın belirtileri nelerdir?

Davranış bozukluğunun belirtileri dört ana grupta toplanabilir: İnsanlara ve hayvanlara yönelik saldırgan davranışlar, Eşyalara zarar verme, Dolandırıcılık veya hırsızlık ve Kuralları ciddi şekilde ihlal etme. İnsanlara ve hayvanlara yönelik saldırganlık; kabadayılık, tehdit, fiziksel kavga başlatma, silah kullanma, insanlara fiziksel acı vermekten zevk alma, hayvanlara eziyet etme şeklinde görülebilir. Eşyalara zarar verme; yangın çıkarma, başkalarının mallarını kasıtlı olarak tahrip etme gibi davranışları içerir.

13 yaşından önce başlayan geceyi dışarıda geçirme, okuldan kaçma, eve gelmeme gibi davranışlardır.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu belirtilerden birkaçının bir arada ve uzun süredir görülmesi halinde, mutlaka bir çocuk ve ergen psikiyatristine başvurulması gerektiğini belirtir.

Erken müdahale, ileride ortaya çıkabilecek daha ciddi sorunların önüne geçebilir.

Davranış bozukluğunun altında yatan olası nedenler nelerdir?

Davranış bozukluğunun ortaya çıkmasında tek bir neden yoktur; biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin karmaşık bir etkileşimi söz konusudur.

Biyolojik nedenler arasında genetik yatkınlık, beyin yapısı ve işlevindeki farklılıklar (özellikle dürtü kontrolü ve karar vermeden sorumlu prefrontal korteksteki sorunlar) ve nörokimyasal dengesizlikler (serotonin gibi) sayılabilir.

Psikolojik nedenlerde ise, düşük öz-benlik saygısı, dürtüsellik, duyguları düzenlemede zorluk ve öfke kontrol problemleri ön plandadır.

Sosyal nedenler ise oldukça güçlüdür: Aile içi şiddet veya istismara maruz kalma, ihmalkar veya tutarsız ebeveyn tutumları, madde kullanımı, akran zorbalığına maruz kalma veya zorba bir gruba dahil olma, düşük sosyoekonomik düzey ve yaşanılan çevrede suç oranlarının yüksek olması riski artırır.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu faktörlerden birkaçının bir araya gelmesi durumunda riskin katlanarak arttığını, bu nedenle değerlendirmenin çok yönlü yapılması gerektiğini ifade eder. Sorunun kaynağını anlamak, doğru tedavi planı oluşturmak için esastır.

Davranış bozukluğu tanısı nasıl konulur ve hangi uzmana başvurulmalıdır?

Davranış bozukluğu tanısı, bir çocuk ve ergen psikiyatristi tarafından konulur.

Tanı koyma süreci oldukça kapsamlıdır ve tek bir görüşmeye dayanmaz. İlk adım, ayrıntılı bir klinik görüşmedir.

Psikiyatrist, hem çocuk/ergen hem de ebeveynlerle ayrı ayrı görüşür. Davranışların tipi, sıklığı, şiddeti, ne zamandır devam ettiği ve hangi ortamlarda ortaya çıktığı detaylı bir şekilde sorgulanır.

Çocuğun gelişim öyküsü, aile öyküsü, okul durumu ve sosyal ilişkileri değerlendirilir. Okuldan ve gerekirse diğer kurumlardan (sosyal hizmetler gibi) bilgi alınması önemlidir.

Psikiyatrist, belirtilerin başka bir ruhsal bozukluktan (DEHB, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi) veya tıbbi bir durumdan kaynaklanmadığından emin olmak için ayırıcı tanı yapar. Standardize edilmiş davranış ölçekleri ve testler de tanıyı desteklemek için kullanılabilir.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu değerlendirmenin cezalandırma amacı taşımadığını, tam aksine çocuğun yaşadığı sıkıntının nedenlerini anlamak ve ona yardım etmek için yapıldığını vurgular. Doğru tanı, doğru tedavinin ilk adımıdır.

Davranış bozukluğu olan bir çocukla evde iletişim kurarken nelere dikkat edilmelidir?

Davranış bozukluğu olan bir çocukla iletişim kurmak, son derece sabır, tutarlılık ve sakinlik gerektirir.

İlk kural, suçlayıcı ve aşağılayıcı bir dil kullanmaktan kaçınmaktır. "Sen zaten hep böylesin", "Neden böyle yapıyorsun?" gibi ifadeler iletişimi tamamen keser. Onun yerine, davranışa odaklanan "Bunu yaptığın için üzüldüm" veya "Bu davranış kabul edilemez" gibi "ben" dili içeren cümleler kurmak daha etkilidir. İkinci önemli nokta, net, anlaşılır ve tutarlı sınırlar koymaktır.

Kurallar ve bu kurallara uyulmazsa ne olacağı (sonuçları) önceden bellidir ve her seferinde aynı şekilde uygulanır. Tutarsız disiplin, davranış problemlerini körükler. Üçüncü olarak, olumlu davranışları hemen fark etmek ve övmek çok önemlidir. Çocuk, sadece olumsuz davranışlarıyla ilgi çekiyorsa, bu davranışları sürdürmeye devam edecektir. Ufak bir iyi davranışı bile fark edip takdir etmek, olumluya odaklanmasını sağlar.

Son olarak, duygularını ifade etmesi için ona güvenli bir alan yaratın. Öfkesinin altında yatan korku, üzüntü veya hayal kırıklığı gibi duyguları konuşabilmek, patlamaları azaltabilir.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ebeveynlerin kendileri için de destek almasının, bu zorlu süreçte onların da dayanıklılığını artıracağını belirtir.

Davranış bozukluğunun tedavisinde hangi yöntemler kullanılır?

Davranış bozukluğunun tedavisi, çok yönlü ve bütüncül bir yaklaşım gerektirir. En etkili yöntem, psikoterapi ve gerekli durumlarda ilaç tedavisinin bir arada kullanıldığı kombine tedavidir.

Psikoterapide, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) sıklıkla kullanılır. BDT ile çocuğa öfke yönetimi, dürtü kontrolü, problem çözme becerileri ve sosyal beceriler kazandırılmaya çalışılır. Aile terapisi, tedavinin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Aile içi iletişim patternleri, disiplin yöntemleri ve ebeveyn-çocuk ilişkisi üzerine çalışılır.

Ebeveynler, çocuklarıyla nasıl etkili bir şekilde başa çıkacaklarını öğrenirler. İlaç tedavisi, davranış bozukluğunun kendisi için doğrudan bir ilaç olmamakla birlikte, eşlik eden depresyon, kaygı, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) veya dürtü kontrol problemleri için kullanılabilir.

Bu sorunların tedavisi, davranış bozukluğunun şiddetini azaltabilir. Okul ile iş birliği içinde olmak da tedavinin bir parçasıdır.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, tedavide sabrın ve istikrarın anahtar olduğunu, davranışların düzelmesinin zaman alabileceğini, bu nedenle tedaviye bağlı kalmanın hayati önem taşıdığını vurgular.

Davranış bozukluğu ile Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) arasındaki ilişki nedir?

DEHB ve davranış bozukluğu sıklıkla bir arada görülür ve aralarında karmaşık bir ilişki vardır.

DEHB'de görülen dürtüsellik (sonucunu düşünmeden hareket etme), dürtü kontrolünde zorluk ve dikkat sorunları, çocuğun kurallara uymasını ve sosyal olarak kabul edilen davranışlar sergilemesini zorlaştırabilir. DEHB'li bir çocuk, dürtüleriyle hareket ettiği için sık sık sınırları ihlal edebilir, istenmeyen davranışlar sergileyebilir ve bu durum tekrarladıkça "yaramaz", "huysuz" gibi etiketler alabilir. Bu etiketler ve yaşadığı sosyal reddedilme, zamanla öfke ve hayal kırıklığı biriktirmesine neden olur.

Tedavi edilmemiş DEHB, davranış bozukluğu için bir risk faktörüdür. Ancak, her DEHB'li çocuk davranış bozukluğu geliştirmez. Aradaki fark, niyettedir. DEHB'de davranışlar genellikle kasıtsız ve dürtüselken, davranış bozukluğunda başkalarının haklarını kasıtlı olarak ihlal etme söz konusudur.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, DEHB ve davranış bozukluğu birlikteliğinde, öncelikle DEHB'nin etkin bir şekilde tedavi edilmesinin, davranış problemlerini hafifletmede çok önemli bir adım olduğunu belirtir.

Terapiler
Ankara çocuk ve ergen psikiyatristi ile davranış bozuklukları için online terapi