Çocuk ve Ergenlerde Hiperaktivite Bozukluğu | Ankara
Çocuk ve Ergenlerde Hiperaktivite Bozukluğu I Uzm. Dr. Emine Taşyürek ile Kapsamlı Bir Rehber
Çocuğunuzun sınırsız bir enerjiye sahip olduğunu, yerinde duramadığını veya davranışlarını kontrol etmekte zorlandığını mı gözlemliyorsunuz? Bu durum, basit bir hareketlilik mi yoksa üzerinde durulması gereken bir hiperaktivite bozukluğu mu? Ankara’nın deneyimli çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere bu zorlu süreçte rehberlik ederek, hiperaktivitenin belirtileri, nedenleri ve etkili tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler paylaşıyor.
Hiperaktivite, çocukluk çağının en sık görülen nörogelişimsel bozukluklarından biridir. Ancak, yüksek enerjili olma hali ile klinik düzeyde bir hiperaktivite bozukluğu arasındaki farkı anlamak, doğru müdahalenin ilk adımıdır. Bu kapsamlı yazıda, hiperaktiviteyi her yönüyle ele alacağız.
Hiperaktivite Bozukluğu Nedir?
Normal Hareketlilikten Farkı Ne?
Her çocuk koşar, zıplar ve coşkulu olabilir. Bu, sağlıklı bir gelişimin parçasıdır. Hiperaktivite bozukluğu ise çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan, sürekli ve kalıcı bir aşırı hareketlilik halidir. En kritik fark, bu davranışların çocuğun okul başarısını, sosyal ilişkilerini ve aile içi işleyişini belirgin şekilde olumsuz etkilemesidir.
Uzm. Dr. Emine Taşyürek, yaptığı değerlendirmelerde ailelerden ve öğretmenlerden gelen "daima motor takılmış gibi", "sırasını bekleyemiyor", "sürekli lafa giriyor" gibi geri bildirimlerin tanı koymada oldukça değerli olduğunun altını çiziyor.
Hiperaktivite Belirtileri: Yaş Gruplarına Göre Nasıl Değişir?
Belirtiler, çocuğun içinde bulunduğu gelişimsel döneme göre farklılık gösterebilir.
Okul Öncesi Dönem (3-6 Yaş):
Bir oyuncakla sadece birkaç dakika oynayıp sık sık oyun değiştirme.
Oturması beklenen durumlarda (yemek masası, hikaye saati) oturamama.
Aşırı tırmanma, koşma, itme; sıklıkla kaza ve yaralanmalar yaşama.
Tehlikeli davranışlardan kaçınmakta güçlük çekme.
Okul Çağı Dönemi (7-12 Yaş):
Sınıfta sürekli ayağa kalkma, sırada kıpırdanma, elleri ayakları oynatma.
Ders sırasında sık sık lafa girme, soru tamamlanmadan cevap verme.
Sessizce oyun oynamakta veya ders çalışmakta zorlanma.
Kurallı oyunlarda sıra beklemekte aşırı sabırsızlık gösterme.
Ergenlik Dönemi (13-18 Yaş):
Fiziksel hareketlilik azalabilir ancak yerini içsel bir huzursuzluk ve yerinde duramama hissine bırakır.
Dürtüsellik ön plandadır; ani kararlar verme, riskli davranışlara yönelme.
Uzun süre dersin başında oturamama, sınavlarda dikkatsizce hatalar yapma.
Sosyal ortamlarda davranışlarını kontrol etmekte zorlanma, akran ilişkilerinde sorunlar.
Hiperaktivitenin Nedenleri: Genetik, Nörolojik ve Çevresel Faktörler
Hiperaktivite bozukluğunun tek bir nedeni yoktur; bir dizi faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar.
Genetik Yatkınlık: Yapılan araştırmalar, hiperaktivitede güçlü bir genetik bileşen olduğunu göstermektedir. Ailede (birinci derece akrabalarda) DEHB veya hiperaktivite öyküsü bulunması, riski önemli ölçüde artırır.
Nörolojik Faktörler: Beynin dikkat, dürtü kontrolü ve planlamadan sorumlu bölgelerinde (öncelikle frontal korteks ve bazal ganglionlar) nörokimyasal dengesizlikler söz konusudur. Dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin işleyişindeki farklılıklar, temel nedenler arasında gösterilir.
Çevresel ve Sosyal Etkenler: Genetik yatkınlığı olan bir çocukta, çevresel faktörler belirtilerin şiddetini artırabilir. Bunlar arasında hamilelikte sigara/alkol kullanımı, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, ev içindeki düzensiz ve tutarsız disiplin yöntemleri ve yüksek düzeyde ailevi stres sayılabilir. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, aile dinamiklerinin bozukluğun nedeni olmaktan çok, tetikleyici veya şiddetlendirici bir rol oynadığını vurgular.
Hiperaktivite ve DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) İlişkisi
Hiperaktivite, çoğu zaman DEHB'nin bir bileşenidir.
Ancak, DEHB üç farklı şekilde görülebilir:
Birleşik Tip: Hem dikkatsizlik hem de hiperaktivite-dürtüsellik belirtileri bir aradadır.
Dikkatsizliğin Ön Planda Olduğu Tip: Hiperaktivite belirgin değildir, esas sorun dikkati toplayamamaktır.
Hiperaktivite ve Dürtüselliğin Ön Planda Olduğu Tip: Dikkat sorunları daha az ön plandayken, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik baskındır.
Uzm. Dr. Emine Taşyürek, yaptığı kapsamlı psikiyatrik değerlendirmelerle bu ayrımı net bir şekilde yaparak, çocuğa özgü ve en doğru tedavi planını oluşturur.
Hiperaktivite Tedavisi: Ankara'da Bütüncül Bir Yaklaşım
Hiperaktivite bozukluğunun tedavisi, tek bir yönteme dayanmaz. En etkili sonuçlar, kişiye özel tasarlanmış çok yönlü bir tedavi planı ile alınır. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara'daki kliniğinde aşağıdaki yöntemleri entegre bir şekilde uygulamaktadır:
1. Psikoeğitim ve Aile Danışmanlığı:
Tedavinin temel taşıdır. Ailenin hiperaktiviteyi bir davranış sorunu değil, nörobiyolojik bir farklılık olarak anlaması sağlanır. Tutarlı disiplin yöntemleri, etkili iletişim teknikleri ve yapılandırılmış bir ev ortamı oluşturma konusunda ailelere rehberlik edilir.
2. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT):
Özellikle okul çağı ve ergenlerde oldukça etkilidir. Çocuğa;
Dürtülerini tanıma ve kontrol etme. Duygularını düzenleme,
Problem çözme becerileri geliştirme. Sosyal ilişkilerde nasıl davranacağını öğrenme konularında beceriler kazandırılır.
3. İlaç Tedavisi:
Hiperaktivite belirtileri çocuğun işlevselliğini ciddi düzeyde bozuyorsa, ilaç tedavisi planlanabilir. İlaçlar, beyindeki dikkat ve dürtü kontrolünden sorumlu kimyasalların düzenlenmesine yardımcı olur.
Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ilaç kullanımına karar verirken hastanın yaşı, belirtilerin şiddeti ve eşlik eden diğer durumları titizlikle değerlendirir. Tedavi süresince düzenli takip randevuları ile ilacın etkinliği ve olası yan etkileri yakından izlenir.
4. Okul ile İş Birliği:
Öğretmenlerin sürece dahil edilmesi hayati önem taşır. Uzm. Dr. Taşyürek, gerekli görürse ailenin onayıyla okulla iletişime geçerek, çocuğa yönelik sınıf içi düzenlemeler (örneğin, ön sırada oturtma, molalar verme, yönergeleri net ve kısa verme) konusunda öneriler sunar.
Ankara'da Tanı ve Tedavi Süreci Uzm. Dr. Emine Taşyürek ile Nasıl İlerler?
Ankara’da hizmet veren Uzm. Dr. Emine Taşyürek, her çocuğu kendine özgü bir birey olarak görür ve tedavi sürecini bu anlayışla yapılandırır.
Kapsamlı İlk Değerlendirme: Süreç, aile ve çocukla yapılan detaylı bir klinik görüşme ile başlar. Bu görüşmede, çocuğun gelişim öyküsü, belirtilerin başlangıcı, şiddeti ve hayatına etkisi değerlendirilir.
Çoklu Bilgi Kaynağı: Tanı koyarken yalnızca aileden değil, okuldan (öğretmen görüşmesi veya davranış değerlendirme ölçekleri) da bilgi alınır. Gerekli görülürse, nöropsikolojik testler (dikkat testleri gibi) istenebilir.
Kişiselleştirilmiş Tedavi Planı: Elde edilen tüm veriler ışığında, çocuğun ve ailenin ihtiyaçlarına uygun bir tedavi planı oluşturulur. Bu plan, yalnızca aile eğitimini, yalnızca terapötik müdahaleleri veya bunların ilaçla kombinasyonunu içerebilir.
Düzenli Takip ve Terapi Seansları: Tedavinin etkinliğini değerlendirmek ve ailenin karşılaştığı yeni zorluklara çözüm üretmek için düzenli aralıklarla takip seansları yapılır. Bu süreklilik, tedaviden en yüksek faydanın sağlanması için kritik öneme sahiptir.
Ailelere Öneriler
Hiperaktif Bir Çocukla Sağlıklı İlişki Nasıl Kurulur?
Yapı ve Rutin Oluşturun: Yemek, ödev, oyun ve uyku saatlerinin belirli olduğu öngörülebilir bir düzen, çocuğa kendini güvende hissettirir.
Net ve Tutarlı Sınırlar Koyun: Kuralları net bir şekilde belirleyin ve tutarlı bir şekilde uygulayın. "Hayır" dediğiniz bir şeye sonradan "Evet" dememeye özen gösterin.
Olumlu Davranışları Pekiştirin: Olumsuz davranışlara odaklanmak yerine, olumlu her davranışı (küçük bile olsa) övün ve takdir edin.
Enerjisini Boşaltacak Alanlar Yaratın: Düzenli spor ve açık hava aktiviteleri, fazla enerjisini sağlıklı bir şekilde boşaltmasına yardımcı olur.
Kendinize ve Çocuğunuza Karşı Şefkatli Olun: Bu bir maratondur. Kendinizi suçlamaktan veya çocuğu eleştirmekten kaçının. Profesyonel destek almak, bu yolculukta en güçlü adımınızdır.
Ankara'da Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Alanında Uzman Desteği
Çocuğunuzdaki hiperaktivite belirtileri onun ve sizin hayat kalitenizi düşürüyorsa, bu durumu göz ardı etmeyin. Erken ve doğru müdahale, çocuğunuzun potansiyelini ortaya çıkarmasına ve sağlıklı bir gelecek kurmasına olanak tanır.
Ankara’da hizmet veren Uzm. Dr. Emine Taşyürek, çocuk ve ergenlerde hiperaktivite bozukluğu tanı ve tedavisinde, aile odaklı ve bütüncül yaklaşımı ile güvenilir bir destek sunmaktadır. Kliniğimizde, çocuğunuz için en uygun tedavi planını belirlemek üzere kapsamlı bir değerlendirme süreci yürütülmektedir.
Merkezimize başvurmak ve ilk değerlendirme randevunuzu oluşturmak için iletişim kanallarımızdan bize ulaşabilirsiniz. Çocuğunuzun yol haritasını birlikte çizelim.
Hiperaktivite Nedir ve Ankara'da Tanısı Nasıl Konulur? Uzm. Dr. Emine Taşyürek Yanıtlıyor
Hiperaktivite, çocukluk çağının en sık görülen nörogelişimsel farklılıklarından biridir ve temel olarak yaşa uygun olmayan, aşırı düzeydeki hareketlilik, dürtüsellik ve dikkati sürdürme güçlüğü ile karakterizedir. Ankara'da bu tanıyı almak için bir çocuk ve ergen psikiyatristi ile görüşmek ilk adımdır. Tanı süreci, tek bir test yerine, kapsamlı bir klinik değerlendirme gerektirir. Uzm. Dr. Emine Taşyürek tanı sürecini şu şekilde yürütür: İlk olarak, aile ve çocukla ayrıntılı bir ön görüşme yapılır. Bu görüşmede, hamilelik sürecinden itibaren gelişim basamakları, belirtilerin ne zaman başladığı, hangi ortamlarda daha belirgin olduğu ve aile öyküsü detaylıca ele alınır. Ardından, çocuğun okul ortamındaki işlevselliğini anlamak için öğretmenlerden davranış değerlendirme ölçekleri istenebilir. Bu çoklu bilgi kaynağı, tanının güvenilirliği için hayati öneme sahiptir. Gerektiğinde, dikkat ve yürütücü işlevleri objektif olarak ölçen nöropsikolojik testler (örneğin, MOXO, CPT gibi sürekli performans testleri) uygulanır. Ankara'daki kliniğinde Uzm. Dr. Emine Taşyürek, tüm bu verileri bir araya getirerek, çocuğun sadece hiperaktif belirtiler mi gösterdiğini, yoksa dikkat eksikliğinin de eşlik edip etmediğini ayırt eder ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanı kriterlerini rehber alarak kesin tanıyı koyar. Bu süreç, benzer belirtilere neden olabilecek anksiyete bozuklukları, öğrenme güçlükleri veya davranım bozuklukları gibi diğer olası durumları dışlamayı da içerir, böylece en doğru ve kişiselleştirilmiş tedavi planı oluşturulabilir.
Çocuğum Çok Hareketli, Hiperaktif Olduğunu Nasıl Anlarım?
Bir çocuğun yüksek enerjili olması ile hiperaktivite bozukluğu arasındaki farkı anlamak ebeveynler için zor olabilir. Ankara'daki aileler için Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ayırt edici kriterin "işlevsellikte bozulma" olduğunu vurguluyor. Yani, hareketlilik çocuğun sosyal, akademik ve ailevi hayatında belirgin sorunlara yol açıyorsa, bu bir bozukluk olarak değerlendirilebilir. Peki, hangi belirtilere dikkat etmelisiniz? Okul öncesi dönemde, bir oyuncağa sadece birkaç dakika ilgi gösterme, sürekli koşma-tırmanma, oturması gereken durumlarda (yemek masası, kitap okunurken) oturamama, sıklıkla kaza yaşama ve tehlikeli davranışlarda bulunma önemli işaretlerdir. Okul çağındaki çocuklarda ise sınıfta sırasında oturamama, sürekli ayakta dolaşma, ders sırasında laf aralarına girme, sıra beklemekte aşırı zorlanma, sessizce oyun oynayamama ve çok konuşma gibi davranışlar gözlemlenir. Ergenlikte fiziksel hareketlilik azalabilir ancak yerini içsel bir huzursuzluk, sabırsızlık ve dürtüsel kararlar alma (ani öfke patlamaları, riskli davranışlar) alır. Ankara'da bir çocuk psikiyatristi ile görüşmek için beklemek yerine, bu belirtileri gözlemliyorsanız, erken müdahale için Uzm. Dr. Emine Taşyürek gibi bir uzmana başvurmanız, çocuğunuzun özgüveninin zedelenmeden ve akademik gerilik oluşmadan destek almasını sağlayacaktır. Unutmayın, bu bir karakter kusuru veya kötü yetiştirilme değil, nörobiyolojik temelli bir farklılıktır.
Hiperaktivite ile DEHB Arasındaki Fark Nedir?
Hiperaktivite ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) terimleri sıklıkla karıştırılır. Ankara çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu ayrımı netleştiriyor: Hiperaktivite, DEHB'nin yalnızca bir bileşenidir. DEHB, üç farklı alt tipte görülebilir. Birleşik Tip DEHB: Hem dikkatsizlik hem de hiperaktivite-dürtüsellik belirtileri bir aradadır. Bu, en yaygın görülen tiptir. Dikkatsizliğin Ön Planda Olduğu Tip: Bu çocuklarda belirgin bir hiperaktivite veya dürtüsellik görülmez. Esas sorun, dikkati toplama, sürdürme ve organize olmadadır. Bu çocuklar genellikle hayalperest, dalgın ve unutkan olarak tanımlanır ve sessizce sınıfta oturabildikleri için sıklıkla gözden kaçarlar. Hiperaktivite ve Dürtüselliğin Ön Planda Olduğu Tip: Burada ise dikkat sorunları daha geri plandayken, aşırı hareketlilik, yerinde duramama, çok konuşma, sıra bekleyememe ve dürtüsel davranışlar (sonucunu düşünmeden hareket etme) ön plandadır. Ankara'da yapılan kapsamlı bir değerlendirme ile Uzm. Dr. Emine Taşyürek, çocuğun hangi profile uyduğunu belirler. Bu ayrım son derece önemlidir çünkü tedavi planı buna göre şekillenir. Örneğin, dikkatsizlik tipi olan bir çocuk için akademik destek ve organizasyonel beceriler üzerine odaklanılırken, hiperaktivitenin ön planda olduğu bir çocuk için dürtü kontrolü ve enerjiyi doğru kanalize etme stratejileri tedavinin merkezinde yer alır.
Hiperaktivitenin Nedenleri Nelerdir?
Hiperaktivite bozukluğunun tek ve bilinen bir nedeni yoktur; biyopsikososyal bir modelle, yani biyolojik, genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimiyle ortaya çıkar. Ankara'da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelerin sıklıkla kendilerini suçlu hissetmemesi gerektiğini, ancak çevresel faktörlerin rolünü anlamalarının önemini vurgular. Genetik Faktörler: Hiperaktivite/DEHB, yüksek oranda kalıtsal bir özellik gösterir. Yapılan ikiz çalışmaları, genetik yatkınlığın %70-80'lere varan oranlarda etkili olduğunu göstermektedir. Ailede (ebeveynler veya kardeşlerde) DEHB öyküsü varsa, çocukta görülme riski belirgin şekilde artar. Nörobiyolojik Faktörler: Beyin görüntüleme çalışmaları, DEHB'li bireylerin beyinlerinde, özellikle frontal korteks, bazal ganglionlar ve serebellum gibi bölgelerde yapısal ve işlevsel farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Bu bölgeler; dikkat, dürtü kontrolü, planlama ve motor hareketlerin düzenlenmesinden sorumludur. Ayrıca, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin (sinir ileticilerinin) işleyişindeki dengesizliklerin temel neden olduğu düşünülmektedir. Çevresel ve Sosyal Faktörler: Bu faktörler bozukluğun nedeni olmaktan çok, genetik yatkınlığı olan bir çocukta belirtilerin ortaya çıkmasını tetikleyen veya şiddetlendiren unsurlardır. Hamilelikte sigara/alkol kullanımı, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, kurşun gibi toksinlere maruz kalma ve erken çocukluk döneminde yaşanan ciddi traumatik yaşantılar riski artırabilir. Aile içi tutarsız disiplin, aşırı eleştirel ortam veya kaotik bir ev düzeni de belirtileri kötüleştirebilir. Ankara'da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, tüm bu faktörleri değerlendirerek aileyi bilgilendirir ve suçlayıcı olmayan, destekleyici bir yaklaşım sergiler.
Hiperaktif Çocuğa Evde Nasıl Davranılmalı? Ankara Uzm. Dr. Taşyürek'ten Öneriler
Hiperaktif bir çocukla yaşamak sabır, sevgi ve tutarlı bir yaklaşım gerektirir. Ankara çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere ev içi düzeni sağlamak için şu önerilerde bulunuyor: 1. Yapılandırılmış Bir Rutin Oluşturun: Çocuklar, özellikle de hiperaktif çocuklar, belirsizlikten kaygı duyarlar. Yemek, ödev, oyun, banyo ve uyku saatlerinin mümkün olduğunca belli olduğu bir düzen, onlara kendilerini güvende hissettirir ve ne bekleyeceklerini bilirler. Bu rutini görsel bir tablo haline getirip asmak çok faydalı olabilir. 2. Net, Anlaşılır ve Tutarlı Sınırlar Koyun: Kurallar basit, net ve somut olmalıdır. "Uslu dur" yerine "Markette yanımdan ayrılma" gibi spesifik yönergeler verin. Koyduğunuz bir kuralda (örneğin, ekran süresi bitince tabletin kalkması) son derece tutarlı olun. Tutarsızlık, çocuğun sınırları test etmesine ve davranışların kötüleşmesine neden olur. 3. Olumlu Davranışları Pekiştirin ve Ödüllendirin: Ebeveynler olarak genellikle olumsuz davranışlara odaklanma eğilimindeyiz. Oysa hiperaktif bir çocuk, sürekli "Yapma!" uyarıları alır ve bu özgüvenini zedeler. Onun yerine, olumlu her küçük davranışı ("Bugün oyuncağını kardeşinle paylaştığın için seninle gurur duyuyorum", "Ödevini bitirmek için gayret gösterdin") sözel olarak övün, sarılın veya küçük bir ödül (sevdiği bir aktiviteyi yapma gibi) ile pekiştirin. 4. Enerjisini Doğru Kanallara Yönlendirin: Bu çocukların enerjilerini boşaltmaya ihtiyaçları vardır. Düzenli spor aktiviteleri (yüzme, jimnastik, futbol, dövüş sanatları) hem enerjiyi harcar hem de kurallı bir ortamda öz disiplin geliştirmelerine yardımcı olur. 5. Sakin ve Soğukkanlı Kalın: Çocuğun dürtüsel davranışları sizi öfkelendirebilir. Ancake bağırmak veya şiddetli cezalar vermek durumu daha da kötüleştirir. Derin bir nefes alın, sakin bir ses tonuyla konuşun ve gerekiyorsa mola verin. Unutmayın, siz onun en önemli rol modelsiniz. Ankara'da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere bu becerileri kazandırmak için davranışçı tekniklere dayalı aile eğitim seansları da düzenlemektedir.
Hiperaktivite Tedavisinde İlaç Kullanımı Zorunlu Mudur?
Hiperaktivite tedavisinde ilaç kullanımı, ailelerin en çok endişe duyduğu ve sorular sorduğu konuların başında gelir. Ankara çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ilacın her hiperaktif çocuk için zorunlu olmadığını, ancak tedavi planının önemli bir bileşeni olabileceğini belirtiyor. İlaç tedavisi kararı, çocuğun işlevselliğinin ne düzeyde bozulduğuna bağlıdır. Eğer hiperaktivite belirtileri çocuğun okul başarısını ciddi şekilde etkiliyor, akran ilişkilerinde sorunlara yol açıyor, aile içi çatışmalara neden oluyor ve çocuğun benlik saygısını düşürüyorsa, ilaç tedavisi gündeme gelebilir. Ankara'da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu kararı verirken aileyi detaylıca bilgilendirir. İlaçlar, hiperaktiviteyi "tedavi etmez" ancak belirtileri yönetilebilir hale getirerek, çocuğun diğer terapi yöntemlerinden (BDT, aile eğitimi, öğretmen desteği) faydalanabilmesi için bir "pencere açar".
İlaç tek başına asla yeterli değildir, mutlaka psikoeğitim ve davranışçı müdahalelerle desteklenmelidir.
Hiperaktivite için Ankara'da Hangi Terapiler Uygulanır?
Hiperaktivite tedavisinde ilaç dışı terapötik yaklaşımlar, çocuğa ömür boyu kullanacağı beceriler kazandırması açısından hayati öneme sahiptir. Ankara'da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, tedavi planını oluştururken çocuğun ihtiyaçlarına göre aşağıdaki terapi yöntemlerini uygular veya yönlendirme yapar: 1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Özellikle okul çağı ve ergenlerde etkilidir. BDT, çocuğa olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını tanımayı ve onları daha olumlu ve işlevsel olanlarla değiştirmeyi öğretir. Dürtülerini kontrol etme, öfke yönetimi, problem çözme ve organize olma becerileri üzerinde çalışılır. 2. Oyun Terapisi: Daha küçük yaştaki çocuklar için ideal bir yöntemdir. Çocuk, oyun ve oyuncaklar aracılığıyla kendini ifade eder, yaşadığı zorlukları canlandırır ve terapist eşliğinde çözüm yolları bulmayı öğrenir. 3. Aile Temelli Terapiler ve Ebeveyn Eğitimi: Hiperaktivite, aile dinamiklerinden etkilendiği ve onları etkilediği için, ailenin tedavi sürecine aktif katılımı şarttır. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere çocukla etkili iletişim kurma, olumlu davranışları pekiştirme, tutarlı sınırlar koyma ve disiplin yöntemleri konusunda beceriler kazandırır. 4. Sosyal Beceri Eğitimi: Hiperaktif çocuklar sıklıkla akran ilişkilerinde zorlanırlar. Sosyal beceri eğitiminde, sıra bekleme, paylaşma, duyguları tanıma, empati kurma ve grupla oyun oynama gibi beceriler rol oynama ve model alma teknikleriyle öğretilir. 5. Dikkat Geliştirme Egzersizleri ve Nörofeedback: Bilgisayar destekli dikkat artırıcı egzersizler ve nörofeedback (beyin dalgası eğitimi) gibi yöntemlerle, çocuğun dikkat süresi ve odaklanma becerisi geliştirilmeye çalışılır. Ankara'daki kliniğinde Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu yöntemleri çocuğun ihtiyacına göre kombine ederek bütüncül bir tedavi sunar.
Hiperaktivite Kendi Kendine Geçer Mi? Ankara Çocuk Psikiyatristi Cevaplıyor
"Biraz büyüsün geçer" veya "Erkek çocuğu hareketli olur" gibi toplumsal inanışlar, ailelerin erken müdahale fırsatını kaçırmasına neden olabilmektedir. Ankara çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu konunun altını özellikle çizmektedir: Hiperaktivite, nörogelişimsel bir farklılıktır ve kendi kendine tümüyle "geçmez". Ancak belirtilerin şekli ve şiddeti zamanla değişiklik gösterebilir. Ergenlikle birlikte aşırı fiziksel hareketlilik (koşuşturma, tırmanma) genellikle azalır. Fakat bu, sorunun bittiği anlamına gelmez. Yerini çoğunlukla içsel bir huzursuzluk, dürtüsellik (ani kararlar, risk alma, söz kesme) ve duygusal dalgalanmalar alır. Tedavi edilmemiş hiperaktivite, ergenlik ve yetişkinlik döneminde ciddi sorunlara yol açabilir. Akademik başarısızlık, düşük benlik saygısı, sosyal ilişkilerde sorunlar, madde kullanımı riskinde artış, antisosyal davranışlar ve kaygı-depresyon gibi ek ruhsal problemler görülebilir. Bu nedenle, erken teşhis ve erken müdahale hayati önem taşır. Doğru ve zamanında başlanan bir tedavi ile çocuğa gerekli beceriler kazandırılır, akademik ve sosyal destek sağlanır. Bu sayede, çocuk enerjisini olumlu yönlere kanalize edebilen, dürtülerini kontrol edebilen ve potansiyelini gerçekleştirebilen bir birey haline gelebilir. Ankara'da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, çocuğunuzun bu olumsuz senaryolardan uzak, sağlıklı bir geleceğe adım atması için gerekli desteği sunmaktadır.
Hiperaktif Çocuğun Öğretmenine Düşen Görevler Nelerdir?
Okul, hiperaktif bir çocuğun hayatındaki en kritik ortamlardan biridir ve öğretmenin yaklaşımı, çocuğun okul deneyimini olumlu veya olumsuz yönde şekillendirebilir. Ankara çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, öğretmenlerle iş birliği içinde çalışmanın tedavinin vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirtiyor. İşte öğretmenlere yönelik öneriler: 1. Pozitif ve Destekleyici Bir Sınıf Ortamı Oluşturun: Çocuğun olumsuz davranışlarından çok, olumlu çabalarını fark edin ve övün. "Ayakların yerden kesiliyor" demek yerine, "Şu an sessizce oturman çok güzel" gibi spesifik övgüler kullanın. 2. Yapılandırılmış ve Öngörülebilir Bir Rutin Sağlayın: Sınıf kurallarını net bir şekilde belirleyin ve görsel olarak asın. Günlük programdaki değişiklikleri önceden haber verin. 3. Oturma Düzenini Akıllıca Ayarlayın: Çocuğu, pencereden, kapıdan veya kalemlik gibi dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak, ön sıralara ve sakin bir arkadaşının yanına oturtun. 4. Hareket Molaları Verin: Uzun süre hareketsiz kalmasını beklemeyin. Tahta silme, dağıtım yapma gibi küçük görevler vererek enerjisini boşaltmasına izin verin. Sınıf içinde kısa esneme veya hareket molaları planlayın. 5. Yönergeleri Net ve Kısa Verin: Uzun ve karmaşık talimatlar yerine, basit, net ve adım adım yönergeler kullanın. Çocuğun sizinle göz teması kurduğundan emin olun ve anlayıp anlamadığını teyit edin. 6. Ödev ve Görevlerde Modifikasyon Yapın: Çok uzun ödevleri daha küçük, yönetilebilir parçalara bölün. Zaman sınırı koyun ve molalarla destekleyin. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailenin onayıyla gerektiğinde öğretmenlerle doğrudan iletişime geçerek, çocuğa özgü bu stratejilerin planlanmasına Ankara'daki kliniğinden destek olmaktadır.
Hiperaktivite ve Beslenme Arasında Bir İlişki Var Mı?
Aileler sıklıkla belirli gıdaların hiperaktiviteyi artırıp azalttığını sorgular. Ankara çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, beslenmenin hiperaktivitenin ana nedeni olmadığını, ancak belirtileri önemli ölçüde şiddetlendirebilecek veya hafifletebilecek bir faktör olduğunu vurguluyor. Şeker: Yaygın inanışın aksine, yapılan kontrollü çalışmalar şekerin doğrudan hiperaktiviteye neden olduğunu net olarak kanıtlamamıştır. Ancak, şekerli gıdaların kan şekerinde ani yükselme ve düşüşlere neden olarak enerji dalgalanmalarına, huzursuzluğa ve dikkatin dağılmasına yol açabildiği bilinmektedir. Gıda Katkı Maddeleri: Yapay renklendiriciler, koruyucular (sodyum benzoat gibi) ve tatlandırıcılar içeren işlenmiş gıdaların, hassasiyeti olan çocuklarda hiperaktif davranışları tetikleyebileceğine dair güçlü bulgular vardır. Omega-3 Yağ Asitleri: Beyin gelişimi ve işlevi için kritik öneme sahiptir. Balık, ceviz, keten tohumu gibi omega-3'ten zengin gıdaların, dikkati ve dürtü kontrolünü olumlu yönde desteklediği düşünülmektedir. Proteinden Zengin Kahvaltı: Protein, kan şekerini dengeler ve dikkatin sürdürülmesine yardımcı olur. Karbonhidrat ağırlıklı bir kahvaltı yerine yumurta, peynir, süt gibi protein kaynaklarının tüketilmesi önerilir. Ankara'da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere şu beslenme önerilerinde bulunur: İşlenmiş ve paketli gıdalardan mümkün olduğunca kaçının. Taze meyve-sebze, tam tahıllar ve kaliteli protein kaynakları içeren dengeli bir beslenme düzeni oluşturun. Çocuğun hangi gıdalara hassasiyeti olabileceğini gözlemleyin ve şüphelenilen gıdayı diyetten çıkararak davranışlar üzerindeki etkisini test edin. Unutulmamalıdır ki, beslenme düzenlemeleri, profesyonel tedavinin yerine geçmez, onun destekleyici ve tamamlayıcı bir parçasıdır.
Hiperaktivite Tanısı Alan Çocuğun Okul Hayatı Nasıl Düzenlenmeli? Ankara Uzmanından Tavsiyeler
Hiperaktivite tanısı almak, bir çocuğun eğitim hayatının sonu değil, aksine onun için doğru desteklerin sağlandığı yeni bir başlangıçtır. Ankara çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu süreçte aile-okul-iş birliğinin altını çizer. 1. Öğretmen ve Okul Yönetimi ile İletişim: Tanı konulduktan sonra, ailenin okul rehber öğretmeni ve sınıf öğretmeni ile açık bir iletişim kurması gerekir. Uzm. Dr. Emine Taşyürek'ten alınacak bir "hekim raporu", çocuğun ihtiyaçlarını resmi olarak belgelemede ve okuldan destek talep etmede kritik öneme sahiptir. 2. Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı (BEP): Bu rapor doğrultusunda, çocuk için okul tarafından bir Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı (BEP) hazırlanabilir. BEP, çocuğun güçlü yönlerini ve ihtiyaçlarını tanımlayan, ona özgü akademik ve davranışsal hedefler koyan ve bu hedeflere ulaşmak için kullanılacak yöntemleri (ek süre verilmesi, sınav ortamının düzenlenmesi, ödev modifikasyonları gibi) içeren resmi bir plandır. 3. Ev Ödevi Stratejileri: Ödevler, hiperaktif çocuklar ve aileleri için büyük bir stres kaynağı olabilir. Ödevi küçük parçalara bölmek, her parça arasında kısa molalar vermek, sessiz ve dikkat dağıtıcılardan arındırılmış bir çalışma ortamı oluşturmak ve bir zamanlayıcı kullanmak faydalı olacaktır. 4. Özgüven Desteği: Bu çocuklar sıkça eleştirildikleri için özgüvenleri kolayca zedelenebilir. Akademik olmayan alanlardaki (spor, sanat gibi) başarıları desteklenmeli ve övülmelidir. Ankara'da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, aileye okul sürecini nasıl yönetecekleri konusunda danışmanlık vererek ve gerekirse okul ile iletişime geçerek çocuğun eğitim hakkını en iyi şekilde kullanmasına aracı olur.
Hiperaktivite Erişkinlikte de Devam Eder Mi? Ankara Çocuk Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek Yanıtlıyor
Hiperaktivite, çoğunlukla çocukluk çağında fark edilen bir durum olsa da birçok aile “Acaba bu sorun büyüyünce geçer mi?” sorusunu sormaktadır. Tıbbi olarak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), yalnızca çocuklukla sınırlı bir problem değildir; belirtileri ergenlik ve yetişkinlik döneminde de devam edebilir. Ancak şiddeti, görünümü ve bireyin yaşamını etkileme biçimi yaşla birlikte değişiklik gösterebilir.
Çocukluk döneminde hiperaktivite, genellikle aşırı hareketlilik, yerinde duramama, çok konuşma, dikkatini sürdürememe ve sabırsızlık gibi davranışlarla belirgindir. Ergenliğe geçişle birlikte hiperaktivite fiziksel hareketlilikten çok iç huzursuzluk ve dikkat dağınıklığı şeklinde görülmeye başlar. Yetişkinlikte ise bu durum daha çok işlerini organize edememe, sürekli erteleme, odaklanma güçlüğü, plansızlık, acelecilik ve dürtüsel kararlar verme gibi sorunlara dönüşebilir.
Araştırmalar, çocuklukta DEHB tanısı almış bireylerin yaklaşık %50-60’ında belirtilerin erişkinlikte de devam ettiğini göstermektedir. Bu kişilerin bir kısmında hiperaktivite azalırken dikkat sorunları ön planda kalır. Bazılarında ise dürtüsellik ve sabırsızlık yaşam boyu sürebilir. Özellikle stresli iş ortamları, akademik sorumluluklar ve aile ilişkileri bu belirtilerin daha görünür hale gelmesine yol açabilir.
Hiperaktivite ve dikkat sorunlarının erişkinlikte sürmesi, kişinin hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. İş hayatında performans düşüklüğü, sık iş değiştirme, zaman yönetiminde başarısızlık; özel yaşamda ise ilişki problemleri, öfke kontrolü zorlukları ve düşük özgüven görülebilir. Bu nedenle, “çocuklukta başlar, büyüyünce geçer” algısı doğru değildir. Tedavi edilmeyen DEHB erişkinlikte de işlevselliği bozmaya devam edebilir.
Ankara’da hizmet veren çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, hiperaktivite ve dikkat eksikliği olan çocuklarda erken tanının önemini vurgulamaktadır. Çocuklukta başlanan doğru tedavi ve terapi yöntemleri, belirtilerin erişkinlikte daha hafif seyretmesine yardımcı olur. Bilişsel davranışçı terapi, aile danışmanlığı, dikkat geliştirme programları ve gerektiğinde ilaç tedavisiyle çocuklar sağlıklı bir gelişim sürecine desteklenir. Ayrıca günümüzde online terapi imkânları da erişkinlikte tedaviye devam etmeyi kolaylaştırmaktadır.
Sonuç olarak, hiperaktivite erişkinlikte tamamen kaybolmayabilir; ancak erken dönemde profesyonel destek almak, belirtilerin şiddetini azaltır ve bireyin yaşam kalitesini yükseltir. Eğer çocuğunuzda ya da sizde bu belirtiler devam ediyorsa, Ankara’da çocuk psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek’ten uzman desteği almak hem bugün hem de gelecek için önemli bir adımdır.
DEHB’nin Sınav Kaygısına Etkisi
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocuk ve ergenler, yalnızca dikkatlerini toplamada değil, sınav gibi performans gerektiren durumlarda da zorluk yaşayabilirler. Bu bireylerde sınav kaygısı, hem dikkat sorunları hem de dürtüsellik nedeniyle daha yoğun hissedilir. Çocuklar, sınav öncesinde çalışmaları planlamakta güçlük çekebilir, sınav sırasında dikkatsizce hatalar yapabilir veya zaman yönetimini etkin kullanamayabilirler. Bu durum, başarısızlık korkusunu artırarak kaygının daha da yükselmesine yol açar.
Sınav kaygısı yaşayan DEHB’li öğrenciler, sınav öncesinde yoğun bir stres yaşar. Çarpıntı, terleme, mide bulantısı gibi fiziksel belirtilerle birlikte, “yapamayacağım”, “başarısız olacağım” gibi olumsuz düşünceler ön planda olabilir. Dikkat eksikliği, soruları dikkatle okuyamama ve yönergeleri atlama gibi sorunlar yaratırken, hiperaktivite ve dürtüsellik sınav sırasında aceleci davranışlara ve yanlış cevaplara neden olabilir.
Araştırmalar, DEHB olan öğrencilerde sınav kaygısının normal gelişim gösteren akranlarına kıyasla daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum yalnızca akademik başarıyı değil, özgüveni ve motivasyonu da olumsuz etkiler. Zamanla çocuk “ne kadar çalışsam da başarılı olamıyorum” düşüncesine kapılabilir. Bu da hem okul hayatını hem de sosyal yaşamı derinden etkiler.
Tedavi sürecinde, sınav kaygısı için bilişsel davranışçı terapi, gevşeme teknikleri ve sınav stratejilerinin öğretilmesi oldukça etkilidir. Ayrıca ailelerin çocuklarına destekleyici bir tutum sergilemeleri, kaygıyı artıracak eleştirel yaklaşımlardan uzak durmaları önemlidir. Ankara’da çocuk psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, DEHB tanısı olan çocuklarda sınav kaygısının yönetilmesi için bireyselleştirilmiş terapi, aile danışmanlığı ve gerektiğinde online terapi seçenekleriyle kapsamlı çözümler sunmaktadır.
DEHB’nin Okul Sorunlarına Etkisi
DEHB, okul başarısını etkileyen en önemli psikiyatrik bozukluklardan biridir. Çocuklar, dikkatlerini derslere vermekte, verilen yönergeleri takip etmekte ve ödevlerini zamanında tamamlamakta güçlük çekebilir. Dikkatsizlik nedeniyle sınavlarda basit hatalar yapabilir, ders sırasında öğretmeni dinlemekte zorlanabilir ve sık sık hayallere dalabilirler. Hiperaktif öğrenciler ise sınıfta yerinde duramama, sürekli konuşma ve arkadaşlarının sözünü kesme gibi davranışlar sergileyebilir. Bu da hem akademik başarının hem de sınıf içi uyumun bozulmasına neden olur.
Öğretmenler, DEHB’li öğrencileri çoğu zaman “dikkatsiz”, “sorumsuz” veya “yaramaz” olarak etiketleyebilir. Ancak bu durum, çocuğun isteksizliğinden değil, dikkat ve dürtü kontrolündeki güçlüklerden kaynaklanır. Çocuğun sürekli olumsuz geri bildirim alması, motivasyon kaybına ve özgüvenin zedelenmesine yol açar. Uzun vadede bu durum okul reddi, derslerden kaçınma ve sosyal ilişkilerde zorlanma gibi sonuçlar doğurabilir.
Okul sorunları yaşayan DEHB’li çocukların desteklenmesi için aile, öğretmen ve psikiyatristin iş birliği önemlidir. Öğretmenlerin, çocuğun ihtiyaçlarına göre sınıf içi düzenlemeler yapması, ailelerin ise sabırlı ve teşvik edici bir tutum sergilemesi gerekir. MOXO dikkat testi gibi objektif testlerle tanının netleştirilmesi, doğru destek planı için temel oluşturur.
Ankara’da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, DEHB yaşayan çocuklarda okul sorunlarını çözmeye yönelik bireyselleştirilmiş tedavi planları sunmaktadır. Bilişsel davranışçı terapi, aile eğitimi, okul danışmanlığı ve gerektiğinde ilaç tedavisiyle çocukların akademik potansiyellerini ortaya koymalarına yardımcı olunmaktadır. Ayrıca online terapi imkânları da sunularak, çocuğun bulunduğu her ortamdan destek alması kolaylaştırılmaktadır.