İntihar Riski Taşıyan Çocuk ve Ergenler İçin Psikiyatrik Destek

Çocuk ve ergenlerde görülen kendine zarar verme davranışları, yalnızca fiziksel yaralanmalarla sınırlı değildir; duygusal acının bir dışavurumu olarak ortaya çıkar. Bu davranışların erken dönemde fark edilmesi, intihar riskinin önlenmesi açısından kritik önem taşır.

Ankara’da Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bilimsel yaklaşımlar ve terapi yöntemleri ile çocukların ruhsal iyileşme sürecine rehberlik etmektedir.

Çocuk ve Ergenlerde Kendine Zarar Verme Davranışları – İntihar Riski | Ankara

Çocukluk ve ergenlik dönemi, bireyin kimlik gelişiminin, duygusal olgunlaşmasının ve sosyal becerilerinin hızla şekillendiği kritik bir süreçtir.

Bu dönemde yaşanan yoğun duygusal dalgalanmalar, stres, okul sorunları veya aile içi çatışmalar, bazı çocuk ve ergenlerde kendine zarar verme davranışlarına veya intihar düşüncelerine yol açabilir.

Kendine zarar verme, yalnızca fiziksel bir eylem değildir; aynı zamanda çocuğun duygusal acısını ifade etme ve içsel çatışmalarını dışa vurma biçimidir.

Ne yazık ki, günümüzde çocuk ve ergenlerde kendine zarar verme davranışları giderek artış göstermektedir.

Özellikle sosyal medyanın etkisi, akademik baskılar, zorbalık, yalnızlık ve psikiyatrik bozukluklar bu davranışların görülme sıklığını artırmaktadır. İntihar girişimleri ve düşünceleri ise bu sürecin en tehlikeli boyutunu oluşturur. Erken fark edilmediğinde ve profesyonel destek sağlanmadığında, bu durum çocuğun ruhsal gelişiminde kalıcı izler bırakabilir.

Ankara’da Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, kendine zarar verme davranışları ve intihar riski taşıyan çocuk ve ergenlere bilimsel, kapsamlı ve şefkatli bir yaklaşım sunarak hem bireysel hem de aile temelli çözümler geliştirmektedir.

Kendine Zarar Verme Davranışlarının Tanımı

Kendine zarar verme davranışları, çocuğun ya da ergenin bilinçli şekilde vücuduna zarar verici eylemlerde bulunmasıdır. 

Bu tür davranışların temelinde, çoğunlukla kişinin yaşadığı duygusal acıyı hafifletme, çaresizlik duygusunu kontrol altına alma veya çevresinden yardım çağrısında bulunma ihtiyacı vardır.

Özellikle ergenlik döneminde bu davranışlar kimlik arayışı, yoğun duygular ve sosyal ilişkilerdeki problemlerle bağlantılı olarak daha sık gözlenir.

Nedenler ve Risk Faktörleri

Psikolojik Nedenler

Depresyon ve anksiyete bozuklukları. Dürtü kontrol bozuklukları. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB). Duygusal düzenleme güçlükleri

Sosyal ve Çevresel Nedenler

Aile içi çatışmalar, ihmal veya istismar. Zorbalık, akran baskısı ve dışlanma. Akademik başarısızlık ve yoğun sınav kaygısı. Sosyal medyada olumsuz etkilenmeler.

Biyolojik Nedenler

Beyindeki kimyasal dengesizlikler
Genetik yatkınlık. Hormonal değişimlerin ergenlikte yarattığı etkiler. Kendine zarar verme davranışlarının ortaya çıkışı çoğunlukla bu faktörlerin birleşiminden kaynaklanır. Tek bir neden değil, biyopsikososyal bir sürecin sonucu olarak değerlendirilmelidir.

Belirtiler ve Erken Uyarı İşaretleri

Kendine zarar verme davranışlarını anlamak için ailelerin ve öğretmenlerin dikkat etmesi gereken bazı ipuçları vardır:

Kollarında, bacaklarında veya vücudunun farklı bölgelerinde kesik, yanık ya da morluk izleri
Sürekli uzun kollu giysiler giyme, yaraları gizleme çabası
Odağını kaybetme, içine kapanma ve yalnız kalma isteği
İletişimden kaçınma, ani öfke patlamaları veya ağlama krizleri
Umutsuzluk, değersizlik ve çaresizlik ifadeleri
İntihardan söz etme, ölümle ilgili konuşmalar veya yazılar
Bu işaretlerin göz ardı edilmemesi, erken dönemde profesyonel yardım alınması büyük önem taşır.

Psikolojik ve Sosyal Etkiler

Kendine zarar verme davranışları, çocuğun ruhsal dünyasında derin yaralar açar. Kısa vadede duygusal acıyı hafiflettiğini düşünen çocuk, uzun vadede suçluluk, utanç ve yalnızlık hisleriyle daha fazla sıkıntı yaşar. Bu durum depresyonun ağırlaşmasına, sosyal ilişkilerde bozulmalara ve akademik başarısızlıklara yol açar.

Sosyal çevrede ise çocuk arkadaşlarından uzaklaşabilir, içine kapanabilir veya yanlış arkadaş gruplarına yönelerek riskli davranışlarda bulunabilir. Aile içi iletişim de olumsuz etkilenir; ebeveynler çoğu zaman durumu anlamakta zorlanır ve yanlış tepkiler verebilir.

İntihar Riski ile İlişkisi

Kendine zarar verme davranışları her zaman intihar amacı taşımayabilir; çoğu durumda çocuk duygularını ifade etmenin yolunu aramaktadır. Ancak bu davranışların sürmesi, intihar riskini ciddi şekilde artırır. Özellikle umutsuzluk duygusu derinleşen, sosyal destekten yoksun kalan ve psikiyatrik bozukluğu bulunan çocuklarda intihar girişimi riski yüksektir.

Bu nedenle kendine zarar verme davranışları her zaman ciddiye alınmalı ve intihar riski açısından profesyonel değerlendirme yapılmalıdır.

Ailelerin Rolü

Aileler, çocuklarının kendine zarar verme davranışları karşısında çoğu zaman şok yaşar. Bazı ebeveynler çocuğu suçlayabilir, bazıları ise görmezden gelmeyi tercih eder. Oysa doğru yaklaşım, çocuğun yaşadığı duygusal sıkıntıyı anlamaya çalışmak ve destekleyici bir tutum sergilemektir.

Çocuğu yargılamadan dinlemek
Onun yerine kararlar almamak
Güvenli bir iletişim ortamı sağlamak
Profesyonel destek almak için cesaretlendirmek
Aile terapisine katılmak
Ebeveynlerin sabırlı ve şefkatli yaklaşımı, tedavi sürecinin en önemli parçasıdır.

Okulun Rolü

Okullar, çocukların sosyal yaşamlarının merkezidir. Öğretmenler, rehberlik servisleri ve arkadaş çevresi çocuğun davranışlarını fark etmede kritik rol oynar. Öğretmenlerin bilinçli olması, erken uyarı işaretlerini tanıması ve aileyi bilgilendirmesi intihar girişimlerinin önlenmesinde hayat kurtarıcı olabilir.

Tedavi Yaklaşımları

Psikoterapi

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Çocuğun olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmesine ve duygusal düzenleme becerilerini geliştirmesine yardımcı olur.

Diyalektik Davranış Terapisi (DDT): Özellikle kendine zarar verme davranışlarını azaltmada etkili bir yöntemdir.

Aile Terapisi: Aile üyelerinin iletişimini güçlendirir ve çocuğa daha sağlıklı bir destek ortamı sunar.

İlaç Tedavisi

Eğer altta yatan depresyon, anksiyete veya dikkat eksikliği gibi bir psikiyatrik bozukluk varsa, çocuk ve ergen psikiyatristi ilaç tedavisini değerlendirebilir.

Destekleyici Yaklaşımlar

Sanat terapisi, müzik terapisi ve oyun terapisi duyguların sağlıklı şekilde ifade edilmesini sağlar.
Spor, sosyal etkinlikler ve hobi çalışmaları çocukların enerjisini olumlu şekilde yönlendirmesine katkı sağlar.

Ankara’da Profesyonel Destek

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara’da çocuk ve ergen psikiyatrisi alanında yürüttüğü çalışmalarda kendine zarar verme davranışları ve intihar riski bulunan çocuklara bütüncül bir yaklaşım sunmaktadır. Hem bireysel terapiler hem de aile temelli çalışmalarla çocukların ruhsal dayanıklılığı artırılır. Gerektiğinde okullarla iş birliği yapılarak çocuğun sosyal çevresi de sürece dahil edilir.

 

Çocuk ve Ergenlerde Depresyon Tedavisi | Ankara
Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi tarafından kendine zarar verme davranışlarının tedavisi ve intihar riskinin önlenmesi