Uzm. Dr. Emine Taşyürek

Çocuk ve Ergenlerde Sınav Kaygısı I Ankara

Sınav Kaygısı İle Başa Çıkma


Sınav Kaygısı (Çocuk ve Ergenlerde Akademik Başarıya Engel Olan Kaygı)

Sınav Kaygısı Nedir?

Sınav kaygısı, sınav öncesi veya sınav sırasında yoğun endişe ve stres yaşanması durumudur. Ilımlı düzeyde kaygı, dikkati artırabilir ve akademik başarıyı olumlu etkileyebilir. Ancak yüksek düzeyde kaygı, öğrencinin performansını olumsuz yönde etkiler.

Sınav Stresi / Sınav Kaygısı Belirtileri Nelerdir?

Sınav kaygısı yaşayan çocuk ve gençlerde zihinsel meşguliyet, sınav hakkında aşırı endişe ve korku görülür. Fiziksel belirtiler arasında çarpıntı, terleme, mide bulantısı, titreme, baş ağrısı ve karın ağrısı bulunur. Bu belirtiler, sınav sırasında dikkat ve performans üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.

Düşünce Kalıpları ve Sosyal Baskı

Sınav kaygısı yaşayan öğrenciler, başarısız olma korkusu ve başkaları tarafından olumsuz değerlendirilme endişesi taşırlar. “Başaramayacağım”, “Herkes benim hakkımda kötü düşünecek” gibi olumsuz düşünceler, özgüveni zedeleyerek kaygıyı artırır.

Sınav Kaygısının Akademik ve Sosyal Etkileri

Yüksek düzeyde sınav kaygısı, sadece akademik başarıyı değil, öğrencinin sosyal ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini de olumsuz etkileyebilir. Okula gitmek istememe, sosyal çekilme ve motivasyon kaybı sıkça görülür.

Sınav Kaygısında Uygulanan Terapiler ve Psikiyatrik Çözümler

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), sınav kaygısının tedavisinde etkili bir yöntemdir. Bu terapi yöntemiyle öğrencilerin olumsuz düşünce kalıpları değiştirilir, sınav stresiyle başa çıkma becerileri geliştirilir ve özgüven artırılır.

Sınav Kaygısına Ankara’da Profesyonel Destek

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara’da çocuk ve ergenlerde sınav kaygısı tanı ve tedavisi konusunda uzman psikiyatrik değerlendirme ve bireyselleştirilmiş terapi planları sunmaktadır. Ailelerle iş birliği içinde, çocukların akademik ve duygusal gelişimlerini destekleyen çözümler sağlanmaktadır.

İletişim ve Randevu - Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Ankara çocuk ve ergen psikiyatristi ile sınav kaygısı tedavisi

Sınav Stresi Nedir?

Sınav stresi, özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde yoğun şekilde hissedilen, sınavlara hazırlık sürecinde ve sınav esnasında ortaya çıkan zihinsel, duygusal ve fiziksel baskı durumudur. Ergenler için bu stres yalnızca akademik performansı değil, özsaygıyı, sosyal ilişkileri ve gelecek algısını da etkiler. Ankara’da çocuk ve ergen psikiyatrisi alanında hizmet veren Uzm. Dr. Emine Taşyürek’e başvuran birçok öğrenci, sınav stresi nedeniyle dikkat eksikliği, uyku sorunları ve motivasyon kaybı yaşamaktadır.

 
Sınav Stresi ve Kaygı Arasındaki Fark

Stres ve kaygı genellikle iç içe geçer; ancak sınav stresi, daha çok belirli bir duruma (sınava) yönelik kısa süreli yoğun baskı iken, sınav kaygısı bu stresin kalıcı hale gelmiş biçimidir. Stresin kontrol altına alınamaması, kaygı bozukluklarına ve uzun vadeli özgüven problemlerine neden olabilir.

 
Çocuk ve Ergenlerde Sınav Stresinin Yaygın Nedenleri

Aile Baskısı ve Yüksek Beklentiler
Ebeveynlerin “başarı” odaklı yaklaşımları, çocuğun duygusal yükünü artırır. Sürekli kıyaslanma, eleştirilme ve mükemmeliyetçilik, sınavlara dair olumsuz çağrışımlar oluşturur.

Akademik Rekabet ve Gelecek Kaygısı
Liselere ve üniversitelere giriş sınavları, çocukların ileriki yaşamları için belirleyici kabul edildiğinden, öğrenciler sınavlara bir “hayat memat meselesi” gibi yaklaşabilir.

Öğrenme Güçlükleri ve Dikkat Sorunları

Disleksi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu DEHB gibi durumlar, sınav stresi yaşayan öğrencilerde yoğun baskıya dönüşebilir. Bu öğrenciler, öğrenme güçlüklerinden kaynaklı yetersizlik hissiyle sınavlara daha tedirgin yaklaşır.

 
Sınav Kaygısında Fiziksel ve Duygusal Belirtiler

Sürekli mide ağrısı, baş dönmesi, uyku problemleri
Karamsarlık, huzursuzluk, öfke patlamaları
Ders çalışmaktan kaçınma
Konsantrasyon eksikliği
“Ya yapamazsam” gibi otomatik olumsuz düşünceler
Bu belirtiler çocuğun okul başarısını düşüreceği gibi sosyal ilişkilerini de zedeleyebilir.

 
Sınav Stresi Olan Öğrencilerde Görülen Davranış Kalıpları

Son ana kadar çalışmayı erteleme (prokrastinasyon)


Aşırı çalışma (burnout riski)
Ders dışında hiçbir şeye vakit ayırmama


Başarıyı yalnızca sınavla ölçme
Bu davranış biçimleri öğrencinin ruhsal dengesini bozabilir ve uzun vadede tükenmişliğe yol açabilir.

 
Sınav Stresine Karşı Psikolojik Destek Neden Gereklidir?

Sınav stresi tek başına geçmesi beklenen bir durum değildir. Uzun süreli stres yükü, depresyon, panik atak, özgüven sorunları gibi daha ciddi psikiyatrik sorunlara neden olabilir. Ankara’da Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek tarafından uygulanan psikiyatrik değerlendirmeler, çocuğun sınav sürecine sağlıklı şekilde uyum sağlaması için gereklidir.

Çocuk ve Ergenlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite (DEHB) – Ankara
Çocuklarda sınav kaygısı ve başarı düşüklüğü için profesyonel destek

Çocuk ve Ergenlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite (DEHB) ile Sınav Kaygısı İlişkisi


Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağında başlayan ve ergenlik döneminde de devam edebilen önemli bir nörogelişimsel bozukluktur. DEHB’nin en sık görülen belirtileri arasında dikkat dağınıklığı, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik yer almaktadır. Çocuk ve ergenlerde görülen bu belirtiler yalnızca günlük yaşamı değil, aynı zamanda okul başarısını ve sınav performansını da doğrudan etkiler. Özellikle sınav dönemlerinde yaşanan sınav kaygısı, DEHB belirtilerini artırabilir ve akademik başarı üzerinde olumsuz sonuçlara yol açabilir.

Ankara’da çocuk ve ergen psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, DEHB ile sınav kaygısı arasındaki ilişkiyi değerlendirirken, hem bilimsel temellere hem de bireysel klinik deneyimlere dayanan bütüncül bir yaklaşım benimsemektedir.

 
DEHB’nin Sınav Kaygısını Tetiklemesi


DEHB tanısı olan çocuk ve ergenler, sınavlarda farklı zorluklarla karşılaşırlar:

Dikkat eksikliği nedeniyle sınavda soruları yanlış okuma veya sorunun önemli kısımlarını atlama,
Zaman yönetiminde yetersizlik, sınav süresini verimli kullanamama,


Dürtüsellik nedeniyle düşünmeden acele cevap verme ve hata yapma,
Hiperaktivite sebebiyle uzun süre odaklanamama, sık sık kalem oynatma, kıpırdanma ya da sınav salonundan çıkma isteği.
Bu davranışlar, öğrencinin performansını düşürdüğü gibi, sınav öncesinde ve sınav sırasında kaygı düzeyini artırır. Çocuk, “Başarısız olacağım”, “Yine dikkatim dağılacak” gibi olumsuz düşünceler geliştirmeye başlar. Böylece DEHB’nin belirtileri ile sınav kaygısı birbirini besleyen bir döngü haline gelir.

 
Sınav Kaygısının DEHB Belirtilerini Artırması


Sınav kaygısı yalnızca DEHB’den kaynaklanan bir sonuç değil, aynı zamanda belirtileri şiddetlendiren bir faktördür. Yüksek kaygı yaşayan çocuklarda:

Dikkat süresi daha da kısalır,
Unutkanlık ve odaklanma sorunları artar,


Kaygı nedeniyle bilgileri hatırlamakta güçlük yaşanır,


Fiziksel belirtiler (terleme, çarpıntı, mide bulantısı) sınav performansını daha da düşürür.


Bu noktada DEHB ve sınav kaygısı bir arada bulunduğunda, çocuğun akademik yaşamı kadar psikolojik sağlığı da olumsuz etkilenir.

Ankara’da DEHB tanısı almış öğrencilerin büyük çoğunluğunda, sınav dönemlerinde kaygının arttığı ve ders başarısında belirgin düşüşler olduğu görülmektedir.

Sonuç
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ve sınav kaygısı arasında güçlü bir ilişki vardır. DEHB belirtileri sınav kaygısını artırırken, yüksek sınav kaygısı da DEHB’nin etkilerini şiddetlendirir. Bu kısır döngü, erken tanı ve doğru tedaviyle kırılabilir.

Ankara’da Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, DEHB ve sınav kaygısı yaşayan çocuklara bilimsel ve bütüncül yaklaşımlarla destek olmakta; ailelere rehberlik ederek çocukların hem akademik hem de ruhsal gelişimlerini güçlendirmektedir.

Çocuk ve Ergenlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite (DEHB) – Ankara
Ankara merkezli çocuk ve ergen psikiyatrisinde sınav stresi tedavisi

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) ile Sınav Kaygısı İlişkisi


Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB), bireyin günlük yaşamının birçok alanında sürekli endişe duymasıyla karakterize edilen bir durumdur. Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) yaşayan öğrenciler, sadece sınav döneminde değil, her gün başarısızlık, eleştirilme ya da olumsuz bir durumla karşılaşma korkusu yaşar. Bu tür öğrenciler için sınav dönemi kaygının zirveye çıktığı bir dönemdir.

Sınavla ilgili düşünceler gece boyunca zihinde tekrar eder, uykuya dalmayı zorlaştırır ve yorgunluk yaratır. Sınav esnasında ise 'ya başarısız olursam' düşüncesi odaklanmayı bozar.

Çocuk ve ergen psikiyatri alanında yapılan çalışmalar, Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) tanısı olan öğrencilerin sınav kaygısının çok daha yoğun olduğunu göstermektedir. Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) tedavi edilmediğinde sınav kaygısı kronikleşir ve öğrencinin akademik başarısı ciddi şekilde düşer. Ailelerin bu durumu göz ardı etmemesi, çocuklarını sadece ders başarısı açısından değil, psikolojik açıdan da desteklemesi gerekir. Psikoterapi ve gerektiğinde ilaç tedavisi ile Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) kontrol altına alındığında sınav kaygısı da azalır.

Çocuk ve Ergenlerde Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) | Ankara
Ergenlerde sınav kaygısı ve akademik başarısızlık ilişkisi

Aile, Çevre ve Sınav Kaygısı Üzerindeki Etkiler


Sınav kaygısı, çocuk ve ergenlerde en sık görülen psikolojik sorunlardan biridir ve akademik başarının yanı sıra ruhsal dengeyi de doğrudan etkiler. Kaygının sadece bireysel faktörlerden kaynaklanmadığı, aynı zamanda aile, çevre ve sosyal ortamın sınav kaygısının gelişiminde önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Ankara’da çocuk ve ergen psikiyatrisi alanında çalışan Uzm. Dr. Emine Taşyürek, sınav kaygısının yalnızca bireysel bir sorun değil, ailevi ve çevresel etkilerle pekişen çok boyutlu bir problem olduğunu vurgulamaktadır.

 
Ailenin Sınav Kaygısındaki Rolü


Çocuk ve ergenlerde sınav kaygısının en güçlü tetikleyicilerinden biri aile tutumlarıdır. Ailenin beklentilerinin yüksek olması, çocuğun sürekli başkalarıyla kıyaslanması veya başarı üzerinden koşulsuz sevginin sorgulanması, çocukta büyük bir baskı oluşturur.

Aşırı beklentici aileler, çocuğun sınav sonucunu kişiliğinin bir ölçütü gibi görebilir. Bu yaklaşım, çocuğun sınavlara “hayat memat meselesi” gibi bakmasına ve kaygısının artmasına neden olur.
Eleştirel ve kıyaslayıcı aileler, çocuğun özgüvenini zedeler. “Komşunun çocuğu daha başarılı”, “Akraban sınavda yüksek aldı” gibi sözler, öğrencinin başarısızlık korkusunu pekiştirir.


Koruyucu aileler ise çocuğun yerine sürekli sorumluluk üstlenerek bireysel gelişimi sınırlar, bu da çocuğun sınavlarda bağımsız hareket edememesine yol açar.
Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek’in klinik gözlemlerine göre, aileden gelen aşırı baskı ya da ilgisizlik, sınav kaygısını artıran en kritik unsurlardan biridir. Bu nedenle ailelerin dengeli, destekleyici ve motive edici bir yaklaşım benimsemesi büyük önem taşır.

 
Çevresel Faktörlerin Sınav Kaygısına Etkisi


Çocuğun yaşadığı çevre, sınav kaygısının gelişiminde en az aile kadar etkili bir faktördür. Özellikle okul ortamı, arkadaş ilişkileri ve sosyal medya sınav kaygısını artırıcı ya da azaltıcı rol oynayabilir.

Okul ortamı: Rekabetin yüksek olduğu, not odaklı sistemlerde çocuklar daha fazla stres yaşar. Sınav başarısına göre öğrencilerin kıyaslandığı bir okul kültürü, sınav kaygısını tetikler.


Arkadaş çevresi: Çocuğun arkadaş grubunda “başarısızlık korkusu” veya “dışlanma kaygısı” yoğun olduğunda, bu duygular birbirine bulaşabilir. Bazı öğrenciler sınav öncesi arkadaşlarının kaygı düzeyinden etkilenerek kendi kaygısını artırabilir.


Sosyal medya: Günümüzde çocuk ve ergenler, sosyal medyada sürekli başarı hikâyeleri veya sınav yorumlarıyla karşılaşmaktadır. Bu durum, “başaramazsam rezil olurum” düşüncesini besleyerek kaygıyı artırır.


Ailenin ve Çevrenin Sınav Kaygısında Destekleyici Rolü


Sınav kaygısının azaltılması için aile ve çevrenin destekleyici bir tutum sergilemesi kritik öneme sahiptir.

Aileler, çocuklarının sınav sonuçlarından bağımsız olarak değerli olduklarını hissettirmelidir.
Olumlu iletişim ve “başarının tek ölçütü sınav değildir” mesajı, çocuklarda kaygıyı hafifletir.
Öğretmenler, öğrencilere yalnızca bilgi aktarmakla kalmayıp, aynı zamanda sınav öncesinde motivasyon ve kaygı yönetimi desteği sağlamalıdır.


Arkadaş çevresi, sınav sürecinde rekabet yerine dayanışmayı ön planda tutmalıdır.


Çocuk Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, Ankara’da ailelere ve öğretmenlere yönelik verdiği danışmanlıklarda, sınav kaygısını önlemenin en etkili yolunun güven verici, anlayışlı ve motive edici bir çevre yaratmak olduğunu vurgulamaktadır.

Sonuç
Aile ve çevre, sınav kaygısının oluşumunda ve yönetiminde belirleyici faktörlerdir. Aileden gelen aşırı baskı, çevresel kıyaslamalar ve rekabetçi okul kültürü sınav kaygısını artırırken; destekleyici bir aile yaklaşımı, güvenli bir çevre ve olumlu sosyal ilişkiler sınav kaygısını azaltabilir.

Ankara’da Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek, sınav kaygısı yaşayan çocuklara ve ailelerine bilimsel yöntemlerle rehberlik ederek hem akademik başarıyı hem de psikolojik dayanıklılığı artırmayı amaçlamaktadır.

İletişim ve Randevu - Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Çocuk ve ergen psikiyatristi ile sınav kaygısı için bilişsel davranışçı terapi

Panik Bozukluğu Olan Öğrencilerde Sınav Kaygısı


Panik bozukluğu, aniden başlayan ve yoğun korku ile birlikte bedensel belirtilerin eşlik ettiği bir anksiyete bozukluğudur. Panik bozukluğu yaşayan öğrenciler sınav öncesinde ve sırasında kalp çarpıntısı, nefes darlığı, göğüs sıkışması, baş dönmesi gibi panik atak belirtileri yaşayabilir. Bu belirtiler öğrenciye sınav sırasında kötü bir şey olacağı hissini verir.

Bazı öğrenciler sınavlardan tamamen kaçınmaya başlar. Panik bozukluğu ile sınav kaygısı birbirini tetikleyen iki faktördür. Sınav kaygısı panik atakları artırırken, panik ataklar da sınav kaygısını güçlendirir. Bu döngüyü kırmak için psikiyatrik müdahale önemlidir. Panik bozukluğu tedavi edildiğinde öğrencilerin sınav kaygısında belirgin bir azalma görülür. Ayrıca nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri ve psikoterapi yöntemleri öğrencilere sınav öncesi büyük fayda sağlar.

Çocuk ve Ergenlerde Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) | Ankara
Ankara’da sınav stresi yaşayan öğrenciler için psikiyatrik destek

Sınav Kaygısı - Sık Sorulan Sorular - Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatri

Sınav kaygısı tam olarak nedir ve normal stresten farkı nelerdir?

Sınav kaygısı, öğrencinin sınav öncesi, sırası veya sonrasında yaşadığı, performansını ve öğrenme becerilerini ciddi şekilde olumsuz etkileyen yoğun bir endişe, korku ve huzursuzluk halidir.

Normal stres, motive edici, odaklanmayı ve çalışma isteğini artırıcı, geçici bir duygudur. "Bu sınav önemli, biraz daha fazla çalışmalıyım" hissi verir.

Sınav kaygısı ise işlevselliği bozar. Öğrenci, çalışmasına rağmen öğrendiklerini hatırlayamaz, sınav anında zihni bulanır, fiziksel rahatsızlıklar (çarpıntı, titreme, mide ağrısı) yaşar. Temel fark, normal stresin performansı optimize ederken, kaygının performansı düşürmesidir.

Kaygı, "ya başaramazsam" korkusunun önüne geçtiği, öğrencinin kendisine ve bilgisine olan inancını zayıflattığı bir kısır döngü yaratır. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu ayrımı yapmanın önemini vurgulayarak, ailelerin çocuklarının yaşadığı duyguyu "tembellik" veya "umursamazlık" olarak değil, destek gerektiren bir kaygı durumu olarak görmesi gerektiğini ifade eder. Müdahale, ancak bu fark edildikten sonra başlar.

Sınav kaygısının en yaygın fiziksel belirtileri nelerdir?

Sınav kaygısının fiziksel belirtileri, vücudun tehdit altında hissettiği durumlarda verdiği "savaş ya da kaç" tepkisinin doğal sonuçlarıdır. Bu belirtiler sınavdan günler önce başlayabileceği gibi, sınav anında da şiddetlenerek ortaya çıkabilir.

En sık karşılaşılan fiziksel belirtiler şunlardır: Kalp atışlarında hızlanma ve çarpıntı, nefes darlığı veya göğüste sıkışma hissi, ellerde ve/veya vücutta titreme, terleme (özellikle avuç içi ve alın), mide-bağırsak sisteminde rahatsızlıklar (karın ağrısı, mide bulantısı, ishal), baş ağrısı, baş dönmesi, yüzde kızarma veya soluklaşma, ağız kuruluğu, kaslarda gerginlik ve uyku düzeninde bozulmalar (uyuyamama veya aşırı uyuma).

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu belirtilerin çocuk tarafından genellikle "hasta oluyorum" şeklinde yorumlandığını ve asıl kaynağın kaygı olduğunun fark edilemeyebileceğini belirtir.

Ailelerin, sınav dönemlerinde tekrarlayan ve somut bir fiziksel sebebi bulunamayan bu tür şikayetleri ciddiye alması ve bir çocuk ve ergen psikiyatristine başvurması önem taşır. Bu belirtiler, kaygının beden diliyle ifadesidir.

Sınav kaygısına yol açan temel nedenler nelerdir?

Sınav kaygısının tek bir nedeni yoktur; biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkar.

Biyolojik düzeyde, kaygıya yatkınlık ve genetik faktörler etkili olabilir. Psikolojik nedenlerin başında mükemmeliyetçi kişilik yapısı, düşük öz-benlik saygısı ve başarısızlık korkusu gelir. Öğrenci, yeterince iyi olmadığını düşünerek sürekli bir endişe içindedir.

Diğer bir önemli neden, yetersiz ve etkisiz çalışma alışkanlıklarıdır; plansız programsız çalışma, son güne bırakma, konu eksikleri bilgi yetersizliğine bağlı kaygıyı artırır.

Sosyal nedenler ise oldukça baskındır. Ailenin ve çevrenin gerçekçi olmayan yüksek beklentileri, "sen yaparsın" baskısı, başkalarıyla kıyaslama yapılması kaygının temel tetikleyicileridir.

Okul ve öğretmenlerin rekabetçi tutumu, sınav sisteminin yapısı ve sınavın hayattaki tek başarı ölçütü gibi sunulması da büyük bir stres kaynağıdır. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, kaygının kaynağını anlamanın, doğru müdahale için ilk adım olduğunu belirtir.

Ailevi baskı mı, özgüven eksikliği mi yoksa çalışma yöntemsizliği mi ön planda, bunun tespit edilmesi gerekir.

Ebeveynlerin tutumları sınav kaygısını nasıl tetikleyebilir?

Ebeveyn tutumları, sınav kaygısının oluşumunda ve şiddetlenmesinde çok kritik bir role sahiptir.

En sık karşılaşılan tetikleyici tutumlar şunlardır: Koşullu sevgi göstermek; "Bu sınavı kazanırsan seninle gurur duyarım" gibi ifadeler, çocuğa başarısız olursa sevilmeyeceği mesajını verir.

Yüksek ve gerçekçi olmayan beklentiler içine girmek, çocuğun taşıyamayacağı bir yükün altına girmesine neden olur. Sürekli başkalarının çocuklarıyla veya kardeşleriyle kıyaslama yapmak, çocuğun kendini yetersiz hissetmesine yol açar. Sınav ve gelecek konusunda sürekli kaygılı ve endişeli konuşmalar yapmak, ailenin kaygısını çocuğa direkt olarak yansıtır.

Ders çalışma sürecine aşırı müdahale etmek, sürekli kontrol etmek ve nasihat vermek, çocuğun kendi sorumluluğunu alamamasına ve özerkliğinin gelişmesine engel olur.

Sonuç olarak çocuk, sınavı ailesini mutlu etmenin, hayal kırıklığına uğratmamanın ve sevgiyi hak etmenin bir aracı olarak görmeye başlar. Bu inanç, kaygı düzeyini katlayarak artırır. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, ailelere "sınavın çocuklarının kişiliğini değil, bilgisini ölçtüğünü" hatırlatır ve koşulsuz sevgi ve destek vermenin en güçlü kaygı giderici olduğunu vurgular.

Sınav kaygısı yaşayan bir çocuğa ebeveynler nasıl destek olmalıdır?

Sınav kaygısı yaşayan bir çocuğa ebeveyn desteği, öncelikle onu anlamak ve yargılamamakla başlar. İlk adım, etkin bir şekilde dinlemektir. "Seni anlıyorum, bu gerçekten zor bir durum" gibi empatik ifadelerle yaklaşmak, çocuğun kendisini yalnız hissetmemesini sağlar. Kaygısını küçümsememek ("Abartıyorsun, takma kafana") veya eleştirmemek ("Yeterince çalışmadığın için böyle oluyor") çok önemlidir.

Koşulsuz sevgi ve desteğinizi hissettirmek, onu sınav sonucundan bağımsız olarak sevdiğinizi söylemek ve davranışlarınızla göstermek temel ihtiyaçtır. Baskıyı azaltmak için "Elinden geleni yapman yeterli" mesajını vermek rahatlatıcıdır.

Çalışma planı oluşturmasında, düzenli beslenmesinde ve uyku saatlerine dikkat etmesinde destek olmak pratik bir yardımdır. Sınav dışında keyif aldığı aktivitelere zaman ayırmasını teşvik etmek, kaygıdan uzaklaşmasını sağlar.

Son olarak, kaygı şiddetliyse ve günlük yaşamını etkiliyorsa, bir uzmandan (çocuk ve ergen psikiyatristi ) profesyonel yardım almak konusunda onu teşvik etmek ve yanında olmak en büyük destektir.

Sınav öncesi, sınav anı ve sınav sonrası için pratik baş etme stratejileri nelerdir?

Sınav kaygısıyla baş etmek için sınavın her aşamasında uygulanabilecek pratik stratejiler mevcuttur.

Sınav öncesinde, son gece yoğun çalışma yerine hafif bir tekrar yapmak ve erken yatmak önemlidir. Sınav günü için gerekli evrakları ve kıyafetleri önceden hazırlamak son dakika telaşını önler.

Sınav yerine zamanında gitmek, kaygıyı artıracak son dakika koşturmacasından kaçınmak faydalıdır. Sınav anında, önce tüm sınav kağıdını gözden geçirmek, zihin ve gözü alıştırır.

Cevaplamaya, en iyi yapılabilecek sorulardan başlamak özgüveni artırır. Zamanı iyi yönetmek için her bölüme ayrılacak süreyi önceden belirlemek ve takip etmek gerekir. Zor bir soruyla karşılaşıldığında, o soruya takılıp kalmak yerine işaret koyup geçmek ve sonra tekrar dönmek etkilidir. Kaygı arttığında, 10-15 saniyeliğine kalemi bırakıp, gözleri kapatarak birkaç derin nefes almak (4-7-8 tekniği) paniği dağıtır.

Sınav sonrasında ise, yapılamayan sorulara odaklanmak ve sınavı didik didik etmek yerine, verilen emeği takdir etmek gerekir. Sınav artık geride kalmıştır ve sonucu beklerken keyif alınan aktivitelere zaman ayırmak, bir sonraki sınav için motivasyonu yeniden inşa etmeye yardımcı olur.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu stratejilerin provasının yapılmasının, sınav anında otomatik pilotta devreye girmelerini sağlayacağını ifade eder.

Çocuk ve Ergenlerde Uygulanan Terapiler | Ankara
Çocuklarda sınav öncesi yoğun kaygı ve stres yönetimi

Sınav kaygısının akademik performans üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?

Sınav kaygısı akademik performansı çok yönlü olarak olumsuz etkiler. En temel etkisi "bellek bloke olması" durumudur. Kaygı ve stres hormonları, beynin özellikle hafıza ve bilgiyi geri çağırma ile ilgili bölümlerinin (prefrontal korteks ve hipokampus) işlevini geçici olarak bozar. Öğrenci çalıştığı ve bildiği halde sınav anında o bilgilere ulaşamaz, zihni adeta donmuş gibi hissedebilir. İkinci önemli etkisi dikkat ve konsantrasyonu bölmesidir.

Öğrenci, soruya ve çözümüne odaklanmak yerine, içsel korkularına ("Ya yapamazsam?", "Zaman yetmeyecek!") ve fiziksel belirtilere (kalp çarpıntısı, terleme) odaklanır. Bu da dikkati dağıtır, okuduğunu anlama ve yorumlama becerisini zayıflatır. Üçüncü bir olumsuz etki ise zaman yönetimini bozmasıdır.

Kaygılı öğrenci, sorular üzerinde aşırı derecede takılır, emin olamadığı cevapları sürekli değiştirir veya donakalır. Bu da sınav süresini verimsiz kullanmasına ve yetiştirememesine neden olur. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, öğrencinin gerçek potansiyelini ve bilgisini sınav kağıdına yansıtması engellenir.

Sonuç, beklenenin çok altında bir performans ve bu durumun doğurduğu hayal kırıklığıdır. Bu hayal kırıklığı da bir sonraki sınava olan kaygıyı daha da besleyerek kısır bir döngü yaratır. Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu döngüyü kırmanın, kaygıyı yönetmekten geçtiğini vurgular.

Sınav kaygısı hangi noktada profesyonel yardım gerektirir?

Sınav kaygısının profesyonel yardım gerektirdiği nokta, artık çocuğun veya gencin günlük işlevselliğini bozmaya başladığı andır. Bu sınırı anlamak için bazı kriterlere dikkat etmek gerekir.

Eğer kaygı; yoğun çarpıntı, nefes darlığı, bayılacak gibi hissetme, kontrolü kaybetme korkusu gibi belirtilerle panik atak nöbetlerine dönüşüyorsa, bu önemli bir işarettir.

Uyku düzeni (uyuyamama veya aşırı uyuma) ve iştah (aşırı yeme veya iştahsızlık) bozulmuşsa, sürekli bir huzursuzluk, çökkünlük hali ve öfke nöbetleri varsa, ders çalışmayı ve sınavla ilgili her şeyi tamamen reddetme noktasına gelinmişse, okula gitmek istememe gibi davranışlar baş göstermişse ve ailenin verdiği destek ve sakinleştirici sözlere rağmen kaygıda herhangi bir azalma olmuyor, aksine artıyorsa profesyonel yardım almak kaçınılmazdır.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, bu durumun bir "kişisel zayıflık" veya "tembellik" olarak görülmemesi gerektiğini, tıpkı fiziksel bir rahatsızlık gibi ele alınması ve bir çocuk ve ergen psikiyatri uzmanına başvurulması gerektiğini belirtir.

Erken müdahale, sorunun kronikleşmesini ve akademik hayatın yanı sıra sosyal hayatı da etkilemesini önler.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) sınav kaygısında nasıl etkili olur?

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), sınav kaygısında en etkili olduğu kanıtlanmış psikoterapi yöntemlerinden biridir.

BDT, kaygıyı oluşturan iki temel bileşene odaklanır: "düşünceler" (bilişsel) ve "davranışlar". Terapide ilk olarak, öğrencinin sınavla ilgili olumsuz ve işlevsiz otomatik düşünceleri ("Ben yetersizim", "Kesin başarısız olacağım") belirlenir. Sonra, bu düşüncelerin ne kadar gerçekçi ve mantıklı olduğu sorgulanır. Daha gerçekçi, olumlu ve işlevsel düşüncelerle ("Elimden geleni yapacağım", "Bu sınav benim değerimi belirlemez") değiştirilmesi sağlanır.

Davranışsal boyutta ise, kaygıyı tetikleyen durumlardan (sınav, ders çalışma) kaçınmak yerine, onlarla aşamalı olarak yüzleşmesi ve baş etme becerilerini geliştirmesi hedeflenir.

Nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri ve sınav stratejileri bu aşamada öğretilir ve pratik ettirilir. BDT, kısa süreli, hedef odaklı ve pratik bir terapidir. Öğrenciye, kaygısını yönetmek için ömür boyu kullanabileceği bir "araç seti" sunar.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, BDT'nin sınav kaygısında etkinliğinin, öğrenciyi pasif bir hasta konumundan çıkarıp, kendi kaygısını yönetebilen aktif bir birey konumuna getirmesinde yattığını ifade eder.

Uzun vadede sınav kaygısını yenmek ve özgüveni geliştirmek için neler yapılabilir?

Sınav kaygısını uzun vadede yenmek, geçici çözümlerden ziyade kalıcı bir zihin yapısı değişikliği ve özgüven inşası gerektirir.

İlk adım, çocuğun öz-değerini sınav başarısından bağımsız hale getirmektir. Ona, sınav sonucu ne olursa olsun sevileceği, değerli olduğu ve kendisine inanıldığı hissettirilmelidir.

İkinci olarak, "sınav odaklılık" yerine "süreç odaklılık" teşvik edilmelidir. "Kaç puan aldın?" sorusu yerine "Bugün öğrendiğin en ilginç şey neydi?" sorusu, odağı sonuçtan sürece kaydırır.

Başarı kavramı genişletilmeli; sadece akademik başarı değil, sosyal, sanatsal ve sportif başarılar da takdir edilip desteklenmelidir.

Bu, çocuğa kendini değerli hissettirebileceği alternatif alanlar yaratır. Problem çözme ve stresle baş etme becerileri küçük yaşlardan itibaren öğretilmelidir. Çocuğun kendi başına kararlar almasına (yaşına uygun olarak) ve sonuçlarına katlanmasına izin verilmelidir. Bu, öz-yeterlilik duygusunu geliştirir. Son olarak, ebeveynlerin kendi mükemmeliyetçi ve kaygılı tutumlarını gözden geçirmesi gerekebilir. Çocuklar, ebeveynlerinin davranışlarını model alır.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek, uzun vadeli çözümün, çocuğa sınavları hayatın bir parçası olarak görmeyi öğretmekten ve onu her haliyle kucaklayan bir özgüven temeli oluşturmaktan geçtiğini ifade eder.

Çocuk ve Ergenlerde Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) | Ankara
Uzm. Dr. Emine Taşyürek ile sınav kaygısı ve stres için terapi yöntemleri

İlginizi Çekebilir: Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığında Diğer Önemli Alanlar

Çocukluk ve ergenlik dönemi, bireyin fiziksel, duygusal ve sosyal anlamda hızla gelişim gösterdiği, aynı zamanda birçok zorlukla karşılaştığı kritik bir süreçtir. 

Sınav kaygısı, bu zorluklardan yalnızca biridir. Bu dönemde ortaya çıkabilecek okul yaşamına, sosyal ilişkilere ve akademik gelişime dair diğer önemli konular da en az sınav kaygısı kadar dikkat ve özen gerektirir. 

Okul sorunları, akran zorbalığı ve özgül öğrenme güçlükleri, çocuğunuzun okul başarısını ve en önemlisi psikolojik sağlığını doğrudan etkileyebilir. 

Doğru tanı, erken müdahale ve uzman desteği ile bu zorlukların üstesinden gelmek ve çocuğunuzun sağlıklı bir gelişim sürdürmesini sağlamak mümkündür. 

Aşağıda, kliniğimizde danışmanlık ve tedavisini sunduğumuz bu önemli alanlara dair detaylı bilgileri bulabilirsiniz.
Okul reddi yaşayan çocuk için Ankara’da sınav kaygısıyla başa çıkan en iyi çocuk psikiyatristi destek veriyor.

Okul Sorunları Danışmanlık

Okul, bir çocuğun hayatının merkezinde yer alan; akademik, sosyal ve duygusal becerilerini şekillendiren en önemli kurumdur. Ancak bazen bu süreç çeşitli engellerle kesintiye uğrayabilir.

Okul sorunları, okula gitme isteksizliğinden tamamen okula devam edememeye (okul reddi) kadar geniş bir yelpazede kendini gösterebilir.

Bu sorunların altında genellikle kaygı bozuklukları (ayrılma kaygısı, sosyal kaygı), depresyon, öğrenme güçlükleri, aile içi sorunlar veya akran zorbalığı gibi temel nedenler yatar. Çocuk, baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı gibi bedensel şikayetlerle okula gitmek istemediğini ifade edebilir.

Okul reddi, okul fobisi olarak da bilinen ve çocuğun okula gitmekten aşırı derecede korktuğu, bu korkuyla baş edemediği için devamsızlık yaptığı ciddi bir durumdur.

Burada temel motivasyon, okuldan kaçmak değil, anneden/babadan ayrılma, sınıf ortamında kendini ifade edememe, başarısız olma korkusu veya zorbalığa maruz kalma endişesi gibi kaygılardan kaçınmaktır. Zamanında müdahale edilmezse, akademik gerilik, sosyal izolasyon ve ilerleyen yaşlarda daha ciddi kaygı bozuklukları gelişebilir.

Uzm. Dr. Emine Taşyürek olarak, okul sorunları ve okul reddinde aile, okul ve çocuk ile iş birliği içerisinde bütüncül bir yaklaşım sunuyoruz.

Yapılan değerlendirmelerle sorunun kök nedenini tespit ediyor, çocuğa bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemlerle kaygıyla baş etme becerileri kazandırırken, aileye de bu süreçte nasıl destek olacakları konusunda rehberlik ediyoruz.

Amacımız, çocuğunuzun güvenle ve istekle okul yaşamına geri dönmesini sağlamaktır.

Okul Danışmanlığı ve Akademik Destek | Ankara
Akran zorbalığı yaşayan çocuk, Ankara’da sınav kaygısıyla birleşen travmalar için en iyi çocuk psikiyatristine başvuruyor.

Akran Zorbalığı Danışmanlığı

Akran zorbalığı, bir veya daha fazla öğrencinin, bir başka öğrenciye kasıtlı ve sürekli olarak fiziksel, sözel veya dijital (siber zorbalık) şekilde zarar vermesi durumudur.

Zorbalık, mağdur üzerinde derin ve kalıcı psikolojik yaralar açabilen, akademik performansı düşüren ve okul güvenliği hissini tamamen yok eden ciddi bir toplum sağlığı sorunudur.

Fiziksel (vurma, itme), sözel (alay etme, isim takma, tehdit) ve sosyal (dışlama, dedikodu yayma, grupça görmezden gelme) olabildiği gibi, günümüzde sosyal medya ve mesajlaşma platformları üzerinden gerçekleşen siber zorbalık da giderek yaygınlaşmaktadır.

Zorbalığa maruz kalan çocuklarda; depresyon, kaygı bozuklukları, özgüven eksikliği, uyku ve yeme problemleri, okul devamsızlığı, akademik başarıda düşüş ve hatta intihar düşünceleri görülebilir.

Bu çocuklar genellikle yaşadıklarından utanç duydukları veya tepkilerin daha da şiddetleneceğinden korktukları için durumu ailelerine veya öğretmenlerine anlatmakta zorlanırlar.

Kliniğimizde, akran zorbalığı mağduru çocuk ve ergenlere travma odaklı terapi yaklaşımları ile destek sağlıyoruz.

Öncelikle güvenli bir ortam yaratarak çocuğun yaşadıklarını ifade etmesine olanak tanıyor, özgüvenini yeniden inşa ediyor ve zorbalıkla başa çıkma stratejileri geliştirmesine yardımcı oluyoruz.

Aynı zamanda, ailelere çocuklarını nasıl dinlemeleri ve okul ile nasıl etkin bir iş birliği yapmaları gerektiği konusunda danışmanlık veriyoruz.

Unutmayın, zorbalık asla çocuğunuzun tek başına üstesinden gelmesi gereken bir sorun değildir.

Akran Zorbalığına Müdahale ve Psikolojik Destek | Ankara
Disleksi gibi özgül öğrenme güçlükleri ve sınav kaygısı yaşayan çocuk, Ankara’da en iyi çocuk psikiyatristiyle görüşüyor.

Özgül Öğrenme Güçlüğü

Özgül Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG), zekası normal veya normalin üstünde olan bir çocuğun, dinleme, düşünme, anlama, konuşma, okuma-yazma, heceleme veya matematiksel hesaplamalar yapma gibi temel akademik becerilerden birinde veya birkaçında beklenenin önemli ölçüde altında performans göstermesi durumudur.

Bu bir hastalık değil, nörolojik kökenli bir farklılıktır. Disleksi (okuma güçlüğü), disgrafi (yazma güçlüğü) ve diskalkuli (matematik güçlüğü) en yaygın görülen türleridir.

ÖÖG'li bir çocuk, okulda "yeterince çalışmıyor" veya "tembel" olarak etiketlenebilir. Oysa ki bu çocuklar sıklıkla akranlarından çok daha fazla çaba sarf etmelerine rağmen, beyinlerinin bilgiyi işleme şeklindeki farklılık nedeniyle beklenen sonucu alamazlar.

Bu durum, yoğun hayal kırıklığı, özgüven kaybı, derslerden ve okuldan soğuma ve kaygı bozukluklarına yol açabilir.

Ankarada Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Emine Taşyürek kliniğinde, ÖÖG'nin erken tanısı ve müdahalesi için kapsamlı değerlendirmeler yapılmaktadır.

Tanı konulduktan sonra, çocuğa özgü bireyselleştirilmiş eğitim planı (BEP) oluşturulması için aile ve okul ile iş birliği yapıyoruz.

Çocuğun güçlü yönlerini keşfetmesine ve kullanmasına, zorlandığı alanlarda ise özel eğitim teknikleriyle desteklenmesine rehberlik ediyoruz.

Aynı zamanda, yaşadığı psikolojik zorluklarla (kaygı, öfke, düşük benlik saygısı) baş etmesi için terapötik destek sağlıyoruz. Doğru destekle, ÖÖG'li çocuklar akademik ve sosyal hayatlarında son derece başarılı olabilirler.                               

Ankara’da Özgül Öğrenme Güçlüğü: Disleksi, Disgrafi, Diskalkuli Tedavisi

Çocuk ve Ergenlerde Sınav Kaygısı ve Online Psikiyatrik Destek

Sınav kaygısı, özellikle akademik başarı baskısının yoğun olduğu dönemlerde çocuklar ve ergenler için en yaygın stres kaynaklarından biridir. Fazla heyecan, başarısızlık korkusu, odaklanma güçlüğü ve fiziksel belirtiler (çarpıntı, terleme, mide ağrısı) sınav performansını düşürür ve özgüveni olumsuz etkiler. Bazı gençler, yoğun kaygı nedeniyle ders çalışmayı erteler ya da sınavdan tamamen kaçınma eğilimine girer.

Bu noktada online çocuk psikiyatrisi hizmetleri, ailelere ve öğrencilere büyük kolaylık sunar. Online seanslarda çocuk veya ergenin kaygısının düzeyi değerlendirilir, kaygıyı tetikleyen düşünce kalıpları belirlenir ve kişiselleştirilmiş bir tedavi planı hazırlanır.

Terapi sürecinde bilişsel davranışçı terapi (BDT) teknikleri sıklıkla kullanılır. Öğrencinin olumsuz otomatik düşünceleri yeniden yapılandırılır, gevşeme egzersizleri ve nefes teknikleri öğretilir. Böylece çocuk, sınav öncesinde ve sırasında kaygısını yönetmeyi öğrenir. Gerektiğinde farmakolojik destek de eklenir ve tedavi süreci online seanslarla yakından takip edilir.

Online terapi, zamandan tasarruf sağlar ve öğrencinin kendi odasında güvenli bir ortamda sürece katılımına imkan tanır. Bu durum, terapiye uyumu ve etkinliği artırır. Aileler de sürece dahil edilerek ev ortamında nasıl destekleyici bir yaklaşım sergileyebilecekleri konusunda bilgilendirilir.

Doğru destekle sınav kaygısı, çocuğun hayatını zorlaştıran bir problem olmaktan çıkıp, yönetilebilir bir duruma dönüşebilir. En iyi çocuk psikiyatri desteğiyle yapılan düzenli online seanslar sayesinde hem akademik başarı hem de psikolojik dayanıklılık artar.

Online ÇocukPsikiyatrisi
Online çocuk pskoloğu ile sınav kaygısı tedavisi – en iyi çocuk psikiyatri desteği

“Çocuğunuzun sağlığı, gelişimi ve mutluluğu için güvenilir bilgi kaynağınız.”

Ankara Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Blogu | Uzm. Dr. Emine Taşyürek’ten Bilimsel ve Ebeveyn Dostu İçerikler

Ankara’da çocuk ve ergen psikiyatri alanında hizmet veren Uzm. Dr. Emine Taşyürek tarafından hazırlanan bu blog, ebeveynlerin çocuklarının duygusal, sosyal, bilişsel ve akademik gelişiminde doğru adımlar atmasına yardımcı olmak için oluşturulmuştur. 

Bilimsel temellere dayanan, sade ve anlaşılır içerikler ile çocuk ve ergen ruh sağlığına dair merak edilen birçok konuda güvenilir bilgiye ulaşabilirsiniz.

Blogda yer alan konular arasında Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocuklarda anksiyete ve kaygı bozuklukları, sınav kaygısı, akran zorbalığı, otizm spektrum bozukluğu, özgüven gelişimi, yeme bozuklukları, uyku sorunları, okul reddi, özel öğrenme güçlükleri, tavsiyeler, terapiler ve psikiyatrik testler gibi pek çok başlık bulunmaktadır.